Element Sayfaları-2

16.9K 1K 65
                                    


Sevgi.

Aşk.

Kimi için bağımlılıktı.

Su'yun Hava'ya olan tutkusu gibi.

Kimi için cesaretti.

Herkesi karşısına alabilirdi Hava.

Toprak için uzaktan izlediği bir serap.

Onu bulabilir miydi ki?

Tembelliği bu kadar sevmeseydi belki.

Ateş içinse kıskançlıktı.

Bir çocuğun hıncıydı.

Yaratıldıkları zamandan beri Ateş yalnızca onu görüyordu.

Peki kendisi bu kadar parlak ve kudretliyken nasıl oluyordu da Su onu fark edemiyordu?

İşte ne yaptıysa bu yüzden yapmıştı Ateş.

Büyümeyen çocuk ruhuydu.

O gün Su, her zamanki duruluğuyla gölden çıkmıştı.

Koyu, sık otları besleyen adımları sarkan bir dalın altında son buldu.

Huzurlu tebessümüyle dokunduğu dal daha sağlıklı gibiydi.

Ateş tam yanına gidecekti ki hışırtılar arasında Hava geldi.

Tüm ormanı dolaşan alçak bir ıslıkla Su'yun önünde bedene büründü.

Gizli aşk.

Ah o lanet gün.

Kimsenin tarihini bile hatırlamadığı o gün.

Düşmanlık tohumlarının Ruhların içinde köklendiği o gün.

İlk yalanın söylendiği gün.

Ateş, aynı anda üç ruhu oyuna getirmişti.

Ama yaktığı Toprak oldu.

Ateş'in yalanıyla hiddetlenen Hava, biricik Su'yuna göz diken Toprak'a saldırdı.

İftiraya öfkelenen Su kendine yenik düştü.

Ateş'e saldırdı.

Ama en büyük yasaklardan biri çiğnenmişti.

Çamurdan insanları alet etmeleri önemli değildi. Ancak Ruhlar güçlerini birbirine karşı kullanamazdı.

Hava'nın yıldırımları Gala*'yı buldu. Zavallı Gala oracıkta can verdi.

Gök gürledi.

Çatırdadı.

Kendileriyle uzun zaman önce ilgilenmeyi bıraktığını düşündükleri Tanrı demek ki her anlarını izliyordu.

Hiddetini gizlemedi.

Hava'yı yedi parçaya böldü.

Böldü ki bir daha eskisi kadar güçlü olamasın.

Su'yu yeryüzünden defetti. Ve yüzyıllar boyunca sadece sualtına mahkum etti.

O ve su insanlarını.

Ama Ateş, bu fırsatı tepecek değildi.

Ve aynı zamanda pişmandı.

Tanrı'dan onları affetmesini diledi.

Ne kadar mütevazı, ne kadar yüce gönüllü...

Toprak bir an bile kin gütmemişti. Yarası kabuk bağlamıştı.

"Affet."dedi, O da.

Tanrı, Toprak'ı kırmadı.

Üç yüz elli yıl sonra Tanrı, Su ve Hava'yı affetti.

Ama ruhlar gururuna yediremedi.

Hava, insanlarını yıldızlara dönüştürdü. Kendisi ise katman katman gökyüzünde kaldı, insanlarını kucakladı.

Ne zaman Ateş'i düşünse şimşek çakar, ne zaman Toprak'ı düşünse hüzünle kara bulutlara dalar, ne zaman Su'yu özlese yağmurla yanına inerdi.

Ama bir daha Ateş ile yan yana gelmeyecekti.

Biri diğerini her zaman yok edecekti.

Su ise ne zaman derin düşüncelere dalsa okyanus bir anda kapkara olurdu.

Bu yüzden derine, en derine inmişti ki insanları aydınlıkta yaşayabilsin.

İnsanları yeryüzüne kavuşabilirdi, bunu onlardan esirgeyecek değildi.

Böylece denizkızlarının soyu tükenmiş oldu.

Ama kendisi çıkmayı reddetti.

Su, üç yüz yıllık yalnızlığı ve öfkeyi hiç unutmadı.

***********

İyeler

Asuin Mu: Okyanus İyesi (K)

Oquin Ze: Nehir İyesi (K)

Lucien Ya: Su canlıları İyesi (E)

Toprak

Jalla: Bitki örtüsü (E)

Dama: Yeryüzü İyesi (E)

Gala: Ağaç İyesi (K)

Hava

Alvas: Gökyüzü İyesi(E)

Aras: Bulut İyesi (E)

Hris: Rüzgar İyesi  (K)

Ateş

Al Dorel: Alev İyesi (E)

Kube Erel: Güneş İyesi (K)

Kao Gol: Kül İyesi  (E)

Ruhlar, İyelerin bedenine bürünebilir, bilincini kullanır. 

Sıcak KanatlarOnde as histórias ganham vida. Descobre agora