XX*

17.2K 1.2K 40
                                    


Son ders zili çalınca müebbet hapsime af çıkmış gibi rahatladım ve kendimi dışarı attım.

Geçen gün onlarla birlikte okulu astığım ve geceyi dışarıda geçirdiğim için ailemden büyük bir azar yemiştim.

İfademin alınması da cabası.

İkisi de çıldırmıştı.

Okuldan eve gitmek dışında her yaptığımı onlara rapor etmek ve izin almak -ki aslında izin vermeyeceklerine eminim- zorundaydım. Ayrıca arabama bir ay el konmuştu.

Kimlerin yanında olduğumu söylediğimde yürekleri ağızlarına gelmişti ve daha çok sinirlenmişlerdi.

Güvende olmamı istiyorlardı. Ve bu ne kadar doğal bir hareket olsa da içten içe hoşuma gidiyordu.

Ama -bundan nefret etsem de- oradayken ne kadar güvende hissettiğimi onlara söyleyemezdim.

Ace'a olanları ve Camilla'nın hikayesini merak ediyordum. Bir yolunu bulup öğrenmeliydim.

İkilemler fırtınası gibi dolaşırken öne doğru savrulduğumda bir taşa takıldığımı düşünmüştüm. Arkamı döndüğümde kollarını göğsünde birleştirmiş üç kişiyle karşılaştım.

''Duyduğuma göre geçenlerde biriyle okuldan çıkıp bir arabaya binmişssin.''dedi biri imayla.

Gözlerimi kırpıştırdığımda ne durumda olduğumu idrak etmeye çalışıyordum. İğneleyici ve aşağılayıcı olması gereken kelimelerin onların saçma mimikleriyle ne kadar bayağı durduğunu düşündüm.

''Ve o kişi kesinlikle benim ilgi alanımda.''dedi ilki.

Gözlerimi devirdim.

"Ne yapabilirim?"dedim en düz bakışlarımı atarken.

Bunlar Kayla'nın ayak takımıydı. Hemen tanımam gerekirdi.

Kayla'nın bile bir prestiji vardı.

Ona acıdım.

Bu asalakların ağzına düşmek katlanabileceğim bir şey değildi. Bu şekilde anılmak ne kadar beni utandırsa da daha çok sinirlenmeme neden oluyordu.

Umursamıyormuş gibi gözükmeye çalışarak arkamı döndüm. Ancak yürümemi engelleyen bir adet pençe vardı.

Saçımı çektiğinde istemsizce inledim.

Yaşadığım şeye inanamıyordum.

''Felix'ten uzak duracaksın.''dedi bağırarak.

Hadi ama! Cidden mi? Bunu gerçekten söylemiş miydi?

''Elini çek.''dedim, bileğine yapışıp dişlerimin arasından. Belki de büyükbabamın küçükken öğrettiği -ağlamadan yapabildiğim- birkaç hareketi denemeliydim.

''Bizi anladın mı?''dedi aynı tonda kulağımın dibinde.

Tanrım! Tüm okulun gözü önünde rezil oluyordum.

Saçına yapışmama ramak kalmışken daha makul bir yol olduğunu düşünüp topuğumla ayağını kaydırdım.

Tiz bir çığlık atıp yere kapaklanmadan önce bileğindeki damarlara bastırarak saçımdaki elini açtım ve omzundan yere indirdim.

''Kuzenimi rahat bırak, aptal.''

Kızlarla eş zamanlı gözlerim kocaman açıldı. Diğerlerinin de benimle aynı durumda olduğunu anlayınca duyduğum şeyin gerçekliğinden emin olabildim.

Sıcak KanatlarWhere stories live. Discover now