XLIII

13.1K 806 679
                                    

Gün bitmişti. Her şeye rağmen sakince yataklarımıza girmiştik. Ve ertesi gün de rutin işler devam edecekti. Hepimizin aklındaki buydu.

Ancak öyle olmadı.

İkimiz de sıçrayarak uyandığımızda kendini toparlayan Rain oldu.

''Maytap.''diye mırıldanıp yataktan hızla kalktı ve dolabından kazaklarından birini kapıp yere düşürdüğü şeyleri umursamadan geri yanıma döndü.

Bana fazlasıyla büyük gelen kazağı başımdan geçirirken ona engel olmadım. Ya da neler olduğunu sormadım.

Çünkü ne olduğu açıkça ortadaydı. Sonunda o gün gelmişti.

Kalbim ağzımda atarak art arda patlayan maytapların ne zaman susacağını merak ettim.

Kuruyan dudaklarımı birbirine bastırıp karşılaşacağımız tabloyu hayal etmeye çalıştım.

Rain, kazağı giydirdikten sonra beni kolumdan sıkıca tutup yönlendirirken kapı hışımla açıldı ve Kurt'ün endişeli bakışlarıyla karşılaştık.

''Çok uzun sürmesin. Maytaplar susmadan ayrılın.''

''Tamamdır.''

Ben ''Ne ayrılması?''diye soramadan Kurt döndü ve diğerleriyle birlikte merdivenleri döverek aşağı indi.

''Seni buradan götürüyorum.''

Hızla merdivenleri inerken kendimi çekerek onu yavaşlatmaya çalıştım. Kolumu bıraktı ve sıkıca elimi tuttu.

''Sana bunu açıkça belirttiğimi sanıyordum,Rain. Bir karar verdim ve hala bunun arkasındayım. Şimdi şunu kes ve beni bırak.''

''Ellerin titriyor,Lily. Bana kararından bahsetme.''

Ne bekliyordu ki? Elbette titreyecekti.

''Bu bir şeyi değiştirmez. Şimdi titreyen elimi bırak ve diğerlerinin yanına gidelim.''

Kapıdan çıkana kadar alamayacağım cevabı bekledim.

''Neden beni anlayamıyorsun?''diye isyan ettim. Hatta ayağımı isterik bir biçimde yere vurdum.

Ne kadar yüksek sesle bağırırsam bağırayım ona ulaşamıyor gibiydim.

Gittiğimde endişeden kıvranacağımı biliyordu. Geri döndüğümde yüzüm olmayacağını biliyordu. Sapasağlam olduğum için utanacağımı biliyordu.
Hiçbir şey yapamasam dahi hatta korkudan ölsem, yaralansam dahi orada olmalıydım.

''Sen neden beni anlayamıyorsun?''dedi,gözlerim arasında gidip gelen aceleci bakışları.

İfadesi bana 'Seninle saatlerce kavga edebilirim. Ama şimdi değil.'der gibiydi.

''Beni neden uzaklaştırıyorsun,Rain?''dedim göz teması kurmaya çalışarak.

Bana cevap vermeden kolunu belime sardığında tutuşundan kurtulmaya çalıştım.

''Hayır.Bırak.''

İtişlerim sadece daha da güçlenen bir tutuşu getiriyordu.

''Rain! Sana bırakmanı söyledim. Bunu konuşmuştuk! Hiçbir yere gitmiyorum!''

''Yeter!''diye bağırıp beni ters çevirdi ve kollarımı göğsümde çaprazlayıp beni sımsıkı sardı.

Ardından sıçradı.

Evet,bu birlikte ilk uçuşumuzun hikayesiydi.

Aman tanrım! Uçuyordum!

Ancak bunun için heyecanlanabilecek durumda değildim. Aslında kavrama duyum o sırada pek iyi çalışmıyordu.

Sıcak KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin