V*

31K 2K 119
                                    



  Kabuslarımın son bulması sekiz günümü almıştı. Kan içindeki yüz beni sürekli uykumdan uyandırıyordu.

İki gün önce bu duruma alışmaya başladığımı fark ettim. Üzerimdeki etkisi zamanla azalıyordu. Sanki başından beri her şey gördüğüm bir kabustan ibaretmiş gibiydi.

Ya da etkisinden çıkamadığım bir korku filmi.

Artık sıçrayarak uyanıp sabaha kadar televizyon karşısında sızmayı beklemek zorunda değildim. Ve artık arkadaşlarımla paranoyak düşüncelerim olmadan vakit geçirebiliyordum.

İlk günlerde korkudan annem ve babamın yanından ayrılmamam ne kadar söylemeseler de onları rahatsız ediyordu. Tabii o sırada bu umrumda değildi. Yalnız kalamazdım. Ne vardı dışarı çıktıklarında da diplerinde bitiyorsam?

Sürekli kesilen iştahımdan ve kilo verdiğimden bahsediyorlardı.

Beni süzen bakışlarından anlayabiliyordum. Bir sorun olduğunun farkındaydılar, elbet. Bunu sınav stresinden sanıyorlardı ve ne hikmetse durduk yere bunun aslında çok da önemli bir şey olmadığından bahsedip duruyorlardı.

Bana dair planları yokmuş gibi. Kendileri gibi avukat olmamı istiyorlardı. Hatta belki savcı.

Ama mezuniyet planları artık ilgimi çekmiyor, boşluğa dalan gözlerime engel olamıyordu.

Şimdiyse hayatım eski monotonluğuna dönüyor gibiydi. Sıradan bir cuma günüydü.

Tek yapmam gereken dönem ortasında yeni nakillere söylenip duran hocama rapor götürüp izin almaktı.

Sonra pazartesi haftaya güzel bir kahvaltıyla başlayacak ve arabama atlayıp büyükbabamı istasyondan almaya gidecektim.

Biraz kafamı dinlemem için annemin hazırladığı bir kaçamaktı. Bunun için büyük babamı çağıranlar da onlardı.

Okulun yurduna vardığımda şöyle bir boğazımı temizleyip kendime çeki düzen verdim.

Sonra binaya girip revire yöneldim.

Şanslıysam içeride kimse olmazdı.

Birkaç haftadır olaylar yüzünden görmediğim biri vardı.

Özel olmayan ama aslında özel olan biri.

Nasıl adlandırabileceğimi bilmiyordum. Ama...oradaydı işte.

Olanlar aklımı o kadar meşgul ediyordu ki sadece bir gülüşle nasıl heyecanlanılır hatırlamak istiyordum.

Hafifçe kapıyı tıklattım.

Onu yanlız gördüğümde dudaklarım istemsizce kıvrıldı.

Masasına eğilmiş ciddi bir ifadeyle önündeki çıktıları okuyordu. 22 yaşında, stajını tanıdık vasıtasıyla burada yapan bir tıp öğrencisiydi.

Beni fark etmesi için açık kapıyı birkaç kez daha tıklattım.

Çatık kaşları beni görünce havaya kalktı. Beyaz dişlerini göstererek sevecen bir tavırla gülümsediğinde içimin ısındığını hissettim.

''Bir şey rica etmek için gelmiştim.''dedim, sesimi kontrol etmeye çalışarak.

Usulca ayağa kalktı ve yanıma gelip arkamdaki kapıyı kapattı. Her zamanki gibi.

Alt dudağımı dişleyip az önce kalktığı sandalyeye oturdum.

Rahat bir tavır takınmaya çalışıyordum. Beni güçsüz görmesi istediğim son şeydi. Onun karşısında olgun gözükmek istiyordum. Onu kaldırabileceğimi düşünmesini istiyordum. Ama her seferinde yaralı bir köpek yavrusu gibiydim.

Sıcak KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin