III-

42.9K 2.3K 432
                                    



O günün üstünden dört gün geçmişti.

İlk gün her şey normaldi. Tuhaf bir şekilde hissizdim. Olması gerektiği gibi okula gidip normal yaşantıma devam ediyordum.

Bir ay sonra mezun olacaktım ve üniversite başvurularına odaklanmam gerekiyordu. Sanırım stresten korkumu layığıyla yaşayamamıştım. Ki bu benim işime geliyordu.

Ama son iki gündür gözlerim gölgelerde ve ağaçlardaydı. Geceleri saatlerce balkondan dışarıyı gözetliyordum.

Ve belki gelirler diye tüm pencereleri açık bırakıyordum. Karanlıkta bacaklarımı kendime çekmiş uçan perdelerimi izlerken içimde oluşan üzüntünün nedenini bilemiyordum.

İkinci gün okul çıkışında Kurt'u gördüğümü sandım.

Frene o kadar ani bastım ki kemer canımı yaktı. Öne savrulan başımı kaldırdığımda ise ne Kurt vardı ne de başka biri.

Sadece ağaçtı işte.

Ama üzerimde beni huzursuz eden gözler hissediyordum.

İki gün boyunca akşamları koşu yolunda saatlerimi geçirmiştim.

Kimse yoktu.

Etrafta mekanik bir yaratık görsem bu bana umut olacaktı ama onlara dair hiçbir iz yoktu.

Ve en kötüsü ise kendimi bu beklentiden alıkoyamıyordum. Birinden yardım istemeli miydim?

Bu bir oyun değildi. Ve ya kanalı değiştirip hayatıma kaldığı yerden devam edebileceğim bir şey.

Arabayı bırakıp okula yürüyerek gidişime lanet ediyordum.

Bacaklarım isyan ediyordu. Saçlarım bile isyan ediyordu. Artık bedenimi taşımak istemiyordum. Kendimi bir yere atıp biri beni bulana kadar hareket etmemek istiyordum.

Yine de dışarıda daha fazla zaman geçirmek istiyordum. Hava karardığında daha fazla oyalanıyordum. Bulduğum banklarda oturup zaman öldürüyordum. Sitenin içinde dolaşabildiğim her yeri dolaşıyordum.

Günlerdir üzerimdeki beklentiyi atamıyordum.

O şeylerin ne olduğu beni ilgilendirmiyordu. İlgilendirmemeliydi.

Ancak merakımın açlığı içimi kemiriyordu.

Rain denen çocuk ve ya içlerinden herhangi biri bana zarar verecek bir şey yapmamıştı.

Henüz.

Ama bunun sebebi ellerine fırsat geçmemesi değildi.

Ne ben fırsatlarımı değerlendirip birilerine bir şey anlatmıştım ne de onlar başka bir hamle yapmıştı.

Birimiz hamle yapacaktık. Ama doğru hamle neydi?

Oluruna mı bırakacaktım? Yoksa peşinden mi gidecektim?

Bende başa çıkacak zeka var mıydı...

O şeyin iğrenç kırmızı gözlerini ve dokunduğunda parmak uçlarımdan başlayıp tüm vücudumu donduran tenini düşünmek vücudumu karıncalandırıyordu.

Onun aksine diğerlerinin bıraktığı his dudaklarımı ıslatma istediği uyandırıyordu.

İç çekip yolu daha ne kadar uzatabileceğimi düşünürken sırtımdan yukarı tırmanan bir şey irkilmeme neden oldu.

*****

(Rain)

Genç adam günlerce oradan oraya koşmaktan yorulmuştu. Yine üstü paramparçaydı.

Sıcak KanatlarDove le storie prendono vita. Scoprilo ora