XXXI*

22.1K 1.1K 210
                                    


"Değiştir şunu."diye söylendim koltukta biraz daha uca kayarak.

Ayaklarımın altında bağdaş kurup oturmuş olan Enri ise hızla omuzlarını silkti.

Kaşlarımı çattım.

"Kokuyorsun,Enri. Çıkar şu üstünü."

Sabrımın taşmaya başladığı sesimden anlaşılıyordu.

"Açım! Önce yemek bul."diye sızlandı O da kaşlarını çatarken.

"Çocuk musun?"dedim."Tamam, bulacağım. Şimdi kollarını kaldır."

Dediğimi yaparken gözlerini benden ayırmadı. Nazını bana geçirdiğinin farkındaydım. Buna izin veriyordum.

İlgi delisi.

"Ama buradan değil."dedi yalvarır gibi.

Eğilip siyah tişörtünün eteklerini ellerimin arasına almışken duraksadım.

"Buranın nesi varmış?"

"Her yer yeşilikle dolu."dedi bu hayret verici bir şeymiş gibi bir edayla. "Ben sizin evdeki etlerden istiyorum."

Düşündüm de yediği etler yüzünden böyle olmuş olabilir miydi? Rainler sadece sebze ağırlıklı besleniyordu. Beyinlerine yan etki falan yapıyor olabilir miydi?

Olmayacak bir şey değildi.

Çantalarından çıkardığım açık mavi tişörtü başından geçirmiştim ki merdivenden gelen sesle durdum.

"Ne yapıyorsun?"

Başımı çevirdiğimde merdivenden inmekte olan yüzü buruşmuş bir Rainle karşılaştım.

Çıplak bir çocuk ve onu giydiren ben.

Nereden geldiği belirsiz bir sıcak hava dalgası bedenimi vurduğunda yanağımın içini ısırdım ve işime geri döndüm.

Enri'nin sol omzuna iki kez dokundum ve kolunu kaldırdı.

"O daha çocuk,Rain."

Neil'in sırıtan yüzüne baktım ve ne zaman geldiğini düşündüm.

"Kendi üstünü giyinebileceğini düşünüyorum."

Enri başını eğip ayağa kalktı ve sıkıntılı bir yüzle üstünü düzeltip aşağı kata yöneldi.

"Gözümün önünde adam bıçaklıyor."

Bilmediğim bir şey olduğundan değil ama ikizlerin çocuk gibi davranmalarına o kadar alışmıştım ki Rain'in lafını duyunca tişörtün eteği elimden kayıverdi.

Hemen toparlasam da o bir saniyelik titremeyi yakalayan Enri sadece gözlerime bakmakla yetindi.

O sırada karnını kaşıyarak merdivenlerden inen Kurt "Aranızda 80 yaş var."dedi ve masadan aldığı kırmızı elmayı ısırdı.

''Daha o kadar olmadı.''dedi Rain inanılmaz bir ciddiyetle.

Gözlerim açıldı,açıldı ve açıldı.

Evden çıkıp gitmeden önce burnundan soluyarak güldü ve kapıyı çekip çıktı.

Oturduğum koltuğa uzanan Kurt'e baktım. Hala yıkamamış olduğu gözlerini açık tutmaya çalışıyordu.

''Açıklama zamanı!''dedi kaşlarını kaldırıp.

Neil ise sahne sırası ondaymış gibi çapraz koltuğumuza kendini attı ve söze girdi.

''Dünyalarımız arasındaki zaman farkının bilincindesindir. Aslına bakarsan bu tam olarak-''

Tıklatılan camla hepimiz dikkatimizi o tarafa verdik. Ve eliyle Neil'a gel işareti yapan huysuz bir Ace ile karşılaştık.

Sıcak KanatlarWhere stories live. Discover now