XLVI

15.4K 715 271
                                    

Kayıp.

Kaybetmek. Kendinize ne kadar alıştığınızı söylerseniz söyleyin, bu duygunun verdiği acı hiçbir zaman kendinden ödün vermezdi.
Yaktığı yer hep aynıydı.

Sizin için değerli olan bir şeyinizi kaybettiğinizde bu canınızı sıkardı. Yerine koyabileceğiniz bir diğerini bulana kadar aklınızın bir köşesinde düşünceniz olurdu.
Ancak değerli birini kaybettiginizde yerini birinin alabilmesi düşüncesi canınızı yakardı.

Her sabah ya da akşam, bilinciniz açılır açılmaz vicdanınız, bu sinsi düşünce siz fark etmeden aklınıza süzüldüğü için, yeterince acı çekmiyormuşsunuz gibi peşinizi bırakmazdı.

Bunları düşünürken Ace'ın gri elbisesinin sert rüzgara direnerek uçuşan pilelerini ve yüzünü yalayan saçlarıyla elindeki kırmızı gülü denize bırakmasını izliyordum.

Öte yanda Rain, Neil'in mezar taşının önünde onun ismine dalıp gitmişti.

Çimlerin canını acıtmaktan korkuyormuş gibi ilerleyen Kurt, Ace'ın yanından ayrılarak Rain'in yanına ulaştı.
Ardından yavaşça eğilerek taşın seviyesine indi.

Eliyle yüzünü sıvazlayana kadar onun ağladığını anlayamamıştım. Gri ceketinin kirlenmesini önemsemeden koluyla gözlerini sildi.

Camilla ile durduğumuz yerden ayrıldım ve Kurt ile Rain'in arasına geçtim. İkizlerinse Ace'ın yanına ilerlediğini gördüm.

Onlara biraz mahremiyet vermek istemiştik. Beraber başladıkları bu yolda, onsuz devam edecekleri dostlarına bizsiz veda edebilirlerdi.

Bizi uzaktan izleyen onlarca göze rağmen.
Göremesem de varlıklarını güçlü bir şekilde hissediyordum.

Rain'in koluna girdiğimde diğer elimi Kurt'ün omzuna yerleştirdim.
Bir anlığına gözlerini yumdu.

Gözümden kaçan bir damlayı tutamadığımda gözlerimi 'Neil Mirchoff' yazısından alamıyordum.

Taşa işlenen kırık gül, geleneklerinde ölen kişinin genç olduğunu gösteriyordu.
Ne büyük incelikti.

Neil de isminin altında kırık bir güle sahipti.

Ace, buna karşı çıkmıştı. O taş hiç oraya dikilmemiş olmalıydı.
Neil'ın mezarı oradı değildi.

Neil, şuan gözlerini alamadığı denizde, suların altında bir yerdeydi. Ace'a en yakın ama en uzak olan yerdeydi. Her zaman bir parçası olan ancak nerede olduğunu bulamadığı bir yerdeydi.

"Bu burada bitmeyecek,Neil. Bu sana sözüm,kardeşim."

Kurt konuşmasını bitirdiğinde ayağa kalktı.

"Hayır."diye karşılık verdi,Rain. Bakışları ve duruşu bir an değişmeden.

"Daha yeni başladı."

&&&&

Bir hafta önce

Kurt hışımla içeri girdiğinde henüz diğerleri gelmemişti.

Hiçbir şey söylemeden koşar adımlarla bodruma yöneldi.

"Kurt? Ne oluyor?"

Bir şeyler mırıldansa da anlayamamıştım.

Araştırma yaptığım laptop ve kucağımdaki not defterimi koltuğa fırlatıp arkasından gittim.

İkizler bize anlam veremeden bakarken gözlerinin buluştuğunu gördüm. Ardındansa dışarı çıkıp kapıya dikildiler.

Sıcak KanatlarKde žijí příběhy. Začni objevovat