Bölüm 19

12.8K 424 30
                                    

Emir'in evini gördüğümde kafamı yasladığım camdan kaldırdım. Emir hızlı gidiyordu ve eve yaklaşıyorduk. Ama yavaşlamak yerine aksine daha hızlı gidiyordu. Evi geçince şaşkın bir şekilde Emir'e baktım ama o hızını düşürmeden ilerlemeye devam etti.

" Emir evi geçtik "
" Biliyorum "
" Ne demek biliyorum? Nereye gidiyoruz "
" Gidince görürsün " dediğinde kaşlarımı çattım.

Belki benim sevmeyeceğim bir yere götürüyordu beni. Ya da belki de beni kaçırıyordu. Nereye gittiğimizi bilmeye hakkım vardı.

" Ya nereye gidiyoruz? " diye çemkirdim. Cevap vermeyince bütün vücuduma ona döndürdüm.
" Emir nereye gittiğimizi söyler misin? " dedim sakin olmaya çalışarak. Şu an kendimi kaçırılıyormuş gibi hissediyorum.
" Emir " diye bağırdığımda Emir arabayı birden durdurdu. Bu ani duruştan dolayı öne uçacağım sırada Emir kolunu karnımın önüne koydu ve düşmemi engelli.
" PERİ EĞER TEK KELİME DAHA EDERSEN SENİN İÇİN KÖTÜ OLUR. KAPA ÇENENİ " diye bağırdı. Ben ona gözlerimi büyütmüş bir şekilde bakarken o arabayı çalıştırdı. Hiçbir şey demeden arkama yaslandım ve koltuğa sindim.

Tamam , biraz abartmış olabilirim ama bu kadar bağırmasını gerektirecek bir şey yapmamıştım. Ona yardım edeceğime dair söz vermeseydim burda bir saniye bile durmazdım.

" Bağırmak istememiştim " dedi sakin ve kısık bir sesle. Hiçbir şey söylemedim. Söylemeyecektim de. Kalbimi kırmıştı.

" Peri " dediğinde yine cevap vermedi.
" Sikeyim..." dedi ama ben daha devamını duyamadım çünkü sesi sonuna doğru kısılmıştı.

Ormanlık alana geldiğimizde oturduğum koltukta dikleştim ve etrafı daha dikkatli incelemeye başladım.

Ağaçların arasından geçiyorduk. Burası her neresiyse çok güzel bir yerdi. Biraz daha ağaçların arasından geçtikten sonra sağa sapıp up uzun olan bir ırmağın önüne çıktık. Hava karanlıktı ama ay ışığı etrafımı görmeme yetiyordu.

Ağaçların arasında banklar - sanırım piknik için - vardı. Bizde bir tane bankın yanında durduk. Emiri beklemeden veya bir şey söylemeden arabadan indim ve kapıyı sert bir şekilde kapattım. Emir de arkamdan inip aynı sertlikte kapıyı kapattı.

" Peri " diye seslendi arkamdan ama ben ona cevap vermek yerine önünde indiğimiz bankın yanına gittim. Oturduğumda o da bankın masasına oturup yüzüme bakmaya çalıştı. Ama ben tabiki kafamı çevirdim.

" Kız gibi trip mi atacaksın? " dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.
" Ne gibi trip atmamı istersiniz Emir bey? "
" Kızlardan başka trip atan bir tür bilmiyorum " dedi sırıtarak. Bende bir şey söylemeden kafamı tekrar çevirdim.

Birkaç dakika ikimizde sessiz kaldık. Ben akan suyu izleyip suyun sesini dinliyordum. Su sesi hep rahatlamama bazen de çişimin gelmesine neden oluyordu. Bu yüzden yağmurlu günleri seviyordum. Ama ne kadar yağmurda ıslanmayı sevsemde yağmurlu günleri sevmezdim. Böyle garip , değişik bir yapım vardı.

Emir ise...Açıkçası onun ne yaptığına dair en ufak bir fikrim yoktu. Sadece nefes alışverişlerini duyabiliyordum. Belki telefonuyla uğraşıyordu , belki benim gibi akan suyu izliyordu , belki de boş boş etrafına bakıyordu. Kim bilir. Ona arkam dönük oturduğum için ne yaptığını göremiyordum. Ama ne yaptığını merak ediyordum. Çünkü geldiğimizden beri deminki konuşmamız dışında hiçbir şey konuşmamıştık ve neredeyse yarım saattir oturuyorduk.

En sonunda sessizliği bozan Emir oldu. Çok bile dayanmıştı.

" Yeter artık Peri. Tam olarak yirmi üç dakikadır trip atığın yetmedi mi? " dediğinde cevap vermedim. Artık nasıl sıkıldıysa dakikaları saymış.
" Konuşmuyor musun? O zaman bende gidiyorum " dediği şeyi ciddiye almayıp ırmağı izlemeye devam ettim.

BAĞIMLIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora