Bölüm 54

6.1K 206 7
                                    

Eskişehirden dönmüştük. Geriye kalan iki günümüzü soğuk olduğu için otelde geçirmiştik. Genelde otelin bahçesinde takılmış bolcanada açık büfeden faydalanmıştık.

Uygar ve Güney kız bulma umuduyla sürekli oda kapıların önünde dolaşmıştı ama bu işte kârlı çıkan sadece Uygar olmuştu. Tuvaletlerin önünden geçerken bizim okuldan daha önce görmediği bir kızla çarpışmış ve o şekilde de tanışmışlardı. Uygar kızın bizim okulda olduğunu da kız Uygarı gördüğünde tanıdığı için anlamıştı.

Adı Laleymiş. Anlattığına göre kızın kızıl saçlarıyla yeşil gözleri varmış ve fazlasıyla güzelmiş. Bizim yaşımızdaymış ve o da on birinci sınıftaymış. Hatta İstanbulda da bize yakın bir yerde oturuyormuş.

Ama o gün Uygarla tanıştıktan sonra İstanbula geri döndüğü için biz kız görememiştik.

Güney ise grupta tek kız bulamayan kişi olarak depresyona girmişti. Barış da Emirin anlattığına göre hasta olduğunda hastaneden genç bir hemşireye vurulmuştu. Adını da ben Emirle konuşmuyorken bulmuştu ve adı da Sıla idi.

Ama ben Güneye onun da en kısa zamanda kendisine uygun bir kız bulacağını söylemiştim. Sonuçta yakışıklı ve zeki bir çocuktu Güney.

Şimdi de Selinle birlikte dışarı da yürüyor, Emire bugün ne yapabiliriz diye düşünüyorduk.

Bugün Emirin doğum günüydü ve aklımda hiçbir fikrin olmamasıyla birlikte Selin de bana yardımcı olmuyor, onu sabahın bilmem kaçında uyandırdım diye yanımda söyleniyordu.
Şu an saat sabahın sekiziydi ve ben sahilde tek yürümek istemediğim için zorla Selini de dışarı çıkartmıştım.

" Sence Emirle birlikte sinemaya falan mı gitsek? Onun için sinemayı falan kapatırız. Ya da ne bileyim özel bir yemeğe falan? " diye sordum Seline.
" Peri, Allahını seversen bir tane banka oturalım da öyle düşün. Uykusuzluktan yürüyemiyorum ya " dedi ağlamaklı sesle.

Bu, bu sabahki beşinci yalvarışıydı ve onu daha fazla yormak istemediğimden önümüze çıkan ilk banka oturduk.

" Sanırım en sonunda Mertin fikrine mahkûm kalacağız " dedim kendi kendime. Selinden herhangi bir tepki alamayınca kafamı sağa doğru çevirdim ve Selinin uyuyakaldığını fark ettim.

O sırada önümüzdeki denize bakarken aklıma bir fikir geldi.

Pikniğe giderken geçtiğimiz yolda bir uçurum görmüştüm. Manzarası çok güzeldi ve orada duramadığımız için içimde kalmıştı. Aslında Emir durmak istediğimi söylememiştim ama yine de gidemediğimiz için üzülmüştüm.

Bu yüzden akşam üstü Emirle birlikte oraya gidip piknik yapabilirdik.

" Selin aklıma çok güzel bir fikir geldi " dedikten sonra Selinin uyanmasını bekledim ama ondan hiçbir tepki alamayınca kolunu dürterek uyandırmaya çalıştım.
" Selin " diyip bacağını sarstım ama nafile. Bir türlü uyanmak bilmiyordu.
" Selin! " diyerek bağırdığımda Selin yerinden sıçrayak gözlerini açtı.
" Evet, evet. Planın cidden çok güzel " dedi yarı açık yarı kapalı gözlerle.
" Fikrimi anlatmadım ki beğenesin "
" Peri cidden kusura bakma. Sadece üç saatlik uykuyla duruyorum " dediğinde gözlerimi büyüttüm.
" Üç saatlik uykumu? Ne yaptın kız bütün gece? "
" Mertle mesajlaştık "
" Çok af edersin ama onca saat konuşacak konuyu nerden buldunuz? "
" Ya konuştuk işte. Sonucunda da saat beşte yattım ama birileri daha karga bir şeyini yemeden beni uyandırdığı için sadece üç saat uyuyabildim " dedi sinirle. Şirince gülümsedikten sonra ayağa kalktım.
" Hadi gel, şurdan bir simit alalım. Ondan sonra da eve yürürüz "
" Bu soğukta? Onca yolu? Kızım sen enerji içeceği falan mı içtin sabah sabah? Ne bu enerji? Ben hayatta yürümem o kadar yolu. Bineriz taksiye gideriz " derken ayağa kalkmıştı.
" Tamam "

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now