Bölüm 61

5.4K 161 22
                                    

UYGAR KORKMAZ

Tuvaletteki aynanın karşısında saçlarımı düzeltirken azda olsa heyecanlıydım.

Bugün ikinci dönemin ilk günü olmasıyla beraber Laleyle de buluşacağım ilk gündü. Lale şu Eskişehir'deki otelde bizim okulda olduğunu öğrendiğim kızdı. Onunla otelde karşılaşmamız dışında ne konuşmuş ne de görüşmüştük. Sadece iki arada bir derede aklıma gelen süper soruyla numarasını alabilmiştim.

Birkaç gün önce de yanlışlıkla konuşmaya başlamıştık.

Evet, yanlışlıkla.

Ben bizim sığırlarla olan grupta Merte 'Senin ben ağzına sıçayım' diye yazıp gönderecekken yanlışlıkla bu mesajı Laleye göndermiştim. E tabi kızda haklı olarak bana saydırmış ve baya bir kızmıştı. Ama en sonunda kendimi affettirmiştim.

Ondan sonra da normal, iki medeni insan gibi konuşmaya başlamıştık.

Bana hobilerinden, sevdiği ve sevmediği şeylerden bahsetmişti. Aynı şekilde bende ona yazmıştım. Şu anda da gayet iyi gidiyorduk.

İyi gidiyorduk derken, sevgili değildik. Şu an için değildik ama bu olmayacağız anlamına gelmiyordu. Ona aşık değildim. Yani henüz aşık olmamıştım ama hoşlanmıyor da değildim açıkcası.

Bir kere çok güzel bir kız olmasıyla birlikte gayet hanım hanımcık bir kızdı. Saçlarının rengi çok hoşuma gidiyordu. Kırmızının değişik ve güzel bir tonunu saçlarında taşıyordu. Gözleri de ne fazla açık ne de fazla koyu bir yeşildi. İkisinin ortasında, saçlarıyla beraber uyumlu, çok güzel gözleri vardı.

Bugün içinde yani ikinci dönemin ilk günü içinde okul çıkışında bir şeyler yapmayı teklif etmiştim ama bir arkadaşının doğum günü partisi olacağını ve oraya gitmesini gerektiğini söylemişti. Bende haliyle üsteleyememiştim.

Son defa aynaya baktıktan sonra kapıyı açtım. Açmamla da sıkışmış, neredeyse altına edecek olan Güneyi görmek kaşlarımı çatmama neden olmuştu.

" Ne yapıyorsun lan yerde? "
" Bir an hiç çıkmayacaksın sandım " dedi ayağa kalkarken.
" Gerizekalı, kapıyı çalmadın ki "
" Alt tarafı tutarken üst taraf durmuş olmalı " diyerek beni kenara ittirdi ve içeriye girip arkasından da kapıyı kapattı.

Tuvaletin karşısındaki odaya, yani kendi odama girip yerdeki okul çantamı aldıktan sonra yukarı çıktım.

Salona geçip çantamı koltuğa koydum ve üstündeki formayla cebelleşen Barışa döndüm.

" Barış, ne yapıyorsun? "
" Ebesini siktiğimin forması ensemi kaşındırıyor " dediğinde güldüm.
" Etiketini kesmemiş olabilir misin? " diye sorduğumda durdu ve eliyle bir şeyler aradıktan sonra upuzun etiketi yukarı doğru çekti.
" Etiket etiket değil ki anasını satayım. Orhun kitabeleri " dedikten sonra ayağa kalkarak mutfağa yöneldi.

Onun mutfağa gitmesiyle içeriye Atakan gelmişti. O da elindeki lacivert fermuarlı hırkasını üstüne geçiriyordu.

Okul formalarımız fena değildi aslında. Erkeklerin sadece beyaz bir lacostu vardı. Alt tarafta siyah bir pantolon olacaktı. Kızlar da ise siyah bir lacostla siyah-beyaz kareli bir etekleri vardı. Tipik özel okul formasıydı bana göre.

Dakikalar sonra Barış ve Güney de yanımıza geldiğinde oturduğum koltuktan kalktım.

Bundan sonra herhangi bir durum olmadıkça - yani okul sonrası evden başka bir yere gitmeyeceksek - tek araba gidecektik. Yani sadece bizim evdekiler tek araba gidecektik.
Bu hafta da Güneyinkiyle gidecektik.

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now