Bölüm 74

1.8K 88 24
                                    

Sınıfa girdiğimizde hepimiz kan ter içinde kalmıştık. Normalde erken gelmemize rağmen bugün Güney ve Barış uyanmadığı için uzun bir süre onları beklemiştik. Daha sonra ben ve Uygar onları uyandırmaya çalışırken bir anda hepimize aynı anda sınıf grubundan mesaj gelmiş, bir de öğrenmiştik ki ilk ders önemli bir matematik sınavımız varmış. Tabi bunu öğrendiğimizde Mert hemen mutfaktan sürahiyi getirip yarısını Barış'ın, yarısını da Güney'in üstüne dökerek uyanmalarını sağlamıştı.

İkisi de küfür ederek uyandığında Uygar onların lafını bölüp matematik sınavı olduğunu söyleyince gözlerini büyütmüş, üstlerini dahi değiştirmeden bizimle beraber evden çıkmışlardı. Aslında sınav haftamıza henüz bir ay vardı ama yeni gelen matematik hocası hiçbir on birinci sınıfı sevmediği için arada böyle sürprizler yapıyordu. İşin kötü kısmı sınava girmeyince ya da ellinin altında alınca hiçbir kanaat notu vermeden direkt olarak dersten bırakıyordu.

Biz evden çıktığımız sırada Selinle kapının önünde karşılaşmıştık. Sabahları buraya gelip hep beraber toplu bir şekilde gidiyorduk. Gerçi Emir ben onunla kalmadığım zaman beni alıp önden gidiyordu ama onlar da artık alıştıkları için bir şekilde bize yetişiyorlardı.

Rastgele arabalara dağılıp dikkatli ama hızlı bir şekilde okula gidip koşa koşa içeri girmiştik. Neyseki son üç dakika kala sınıfa ayak basabilmiştik.

"Valla...tükendim..." dedi Barış nefes nefese.
"LAN!" Güney'in bağırmasıyla nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken kafamı ona doğru çevirdiğimde ayağa kalkmış, altındaki eşofmana baktığını gördüm.

Daha doğrusu pijamaya.

"Kanka yatağı da getirseydin. Biraz eksik kalmış gibi" dedi Uygar gülerek.

Sabahki telaşımızdan ikisi de üstlerini değiştirememişlerdi. Güney'i gören Barış da hemen korkuyla kafasını aşağı eğip üstündekilere bakmıştı ama Barış'ın giyindiklerinde bir sorun yoktu. Siyah bir eşofmanla, normal bir eşofman, önünde adlarını hatırlayamadığım çizgifilm karakterlerinin olduğu bir tişört giymişti fakat üstünde kapüşonlu üstü olduğu için tişört gözükmüyordu.
Fakat Güney'de işler bu kadar iyi değildi. Altında siyah lacivert renklerde kareli bir pijama altı, üstünde ise koyu yeşil bir tişört vardı. Aceleyle evden çıkarken portmantodan az önce kahkahalar atan Mert'den öğrendiğim kadarıyla Mert'in kırmızı yağmurluğunu almıştı ve 'yataktan kalkıp gelmiş' tabirinin canlı versiyonu gibiydi. Dağılmış saçları da bu görüntüsüne ayak uyduruyordu.

"Sıçacağım matematik sınavına he. Pijamayla gelmişim lan! Pijama!" dedi altındaki pijamayı çekiştirirken, ardından sinirli bir şekilde sırasına geri oturdu.

Sırtımı duvara yaslayıp Emir'in boş olan sırasına ayaklarımı uzattım. Biz koştur koştur sınıfa çıkarken o gayet sakin hareketlerle tuvalete gitmişti.

"Ne abarttın he? Ne olacak sanki?" dedi Uygar sandalyesinde önüne dönerken. Güney kaşlarını çattı ve uzanıp Uygar'ın koluna vurdu.
"Gel değişelim kıyafetleri o zaman"
"Olmaz. Benim sevgilim var" dediğinde gözlerini devirdi Güney.

Zil çaldığında herkes kendi sırasında geçerken gözlerim kapıya kaydı. Bir yandan Güney'in söylenmelerine gülmemek için kendim tutuyordum, bir yandan da Emir'i bekliyordum. Hala ortalıkta yoktu.

"Yalnız onu bunu bırakın da matematik sınavına giriyoruz lan. Ben dersi bir kere bile dinlemedim. Gerçi dinlesem de bir bok anladığım yok da" dedi Uygar sırasında arkaya dönerken.
"Kanka ben bırak matematiğin m'sin, öyle bir kelimeyle tanışıklığım bile yok" dedi Mert. Güldüm.
"Valla ben gayet rahatım. Güney yanımda, en arkadayım...Daha ne isteyebilir ki?" dedi Barış ellerini kafasının arkasına koyup kafasını duvara yaslarken.
"Güney'in sayısalcı olmasını isteyebilirsin mesela" diyince Uygar, Barış'ın yüzündeki gülümseme anında yerini endişeye bıraktı. Kafasını duvardan ayırıp oturduğu sırada dikleşirken önce önünde yan yana oturan Uygar ve geldiğimizden beri uykulu olduğu için sessiz duran Atakan'a, ardından da Güney'e döndü.
"Lan sen sayısalcı değil misin?" Barış'ın bağırarak sorduğu soruya karşılık benim önümde oturan Mert gülerek Barış'a döndü.
"Kardeşim, sana şöyle söyleyeyim: Yanına ben geçersem bir beş falan alma şansın var ama Güneyle anca adını yazarsın" dediğinde Barış tekrardan Güney'e döndü ve onu sertçe kolundan ittirerek sıradan düşmesini sağladı.
"Siktir git lan yanımdan. Benim acilen sayısalı iyi olan biri lazım"
"Ebene kayarım senin. Ne yapıyorsun lan?" diye bağırdı Güney ayağa kalkıp üstünü silkelerken ama Barış onu umursamadı ve gözlerini hızlı hızlı sınıfta gezdirdi. Her an öğretmen gelebilirdi ve Emir hala ortalıkta yoktu.
"Ben yardım edebilirim"

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now