Bölüm 67

2.7K 110 53
                                    

EMİR KESKİN

Perilerin evinin kapısını ses çıkartmamaya özen göstererek kapattım ve kendi cebimdeki yedek anahtarla kapıyı kilitledim.

Peri arabada uyuduğunda bir müddet daha onu izlemiştim. Saçlarını okşamış, yüzündeki her bir noktaya uzun uzun bakmıştım.
Nedense ona böyle zamanlarda, yani uyurken baktığımda aklıma çoğu zaman Periden sakladıklarım geliyor. Kendimi suçlu hissettiğim için mi yoksa içten içe ona anlatmak istediğimden mi bilmiyorum. Yalnızca, kendime sakladığım şeyleri Periye anlatamayacağımı biliyordum. İstesemde bunu yapamazdım.

O yüzden bu düşünceleri kafamdan uzaklaştırdım ve arabanın kapısını açıp koltuğuma oturdum.

Kapıyı arkamdan kapatmamla telefonumun zil sesi arabayı doldurduğunda Peri olabileceğini düşünerek hızlıca cebimden çıkarttım. Fakat arayan Peri değil, Mertti.

Zaten birazdan evde olacağım için açmama fikrine yönelmek istesemde arayan Mertti ve inat olsun diye açana kadar arardı.

" Söyle " dedim telefonu açtığımda.
" Nerdesin? " Karşı taraftan, Mertten çıkmayacak kadar ciddi ve hafif kalın bir ses duyduğumda kaşlarımı çattım ve araya kişiye tekrar baktım. Mert arıyordu.
" Eve geliyorum "
" İyi. Çabuk gel " dediği sırada, önce arkadan başka birilerinin sonrada Mertin gülme sesini duyduğumda gözlerimi devirdim.
" Ne yapıyorsun, Mert? " 
" Oğlum, senin taklidinin yapmaya çalıştım da bu kadar ciddiliği bünyem kaldıramadı " derken arkadan gelen Barış ve Uygarın gülme seslerini hala duyabiliyordum.
" Hakikaten nerdesin? "
" Periyi bıraktım, geleceğim "
" Gelirken markete uğrasana "
" Hayır " dedim net bir şekilde.

Zorunda olmadıkça ya da kendi istediğim bir şeyi almaya gitmedikçe markete girmezdim çünkü sevmiyordum. O kadar ürünün etrafında, hemde almayacağım ürünlerin arasında dolaşmak beni sıkıyordu.
Ama ablam ve Aslı severdi marketi. Onlar sıkıldıkça birlikte markete giderken ben, markette sıkılıyordum.

Aklıma bir anda gelen Aslıyı biraz geriye ittirmek için kafamı iki yana salladım.

" Niye lan? Gece güzel yabancı maçlar var, onları izleriz "
" Yorgunum Mert. Beni oraya sokma " dedim tek elimle yüzümü sıvazlarken. Gerçekten de kendimi yorgun ve uykusuz hissediyordum.
" Ya sen al bir şeyler, gelince veririz biz parasını " dediğinde 'parayı da onlar vereceğine göre rastgele bir şeyler alıp eve gidebilirim' diye düşündüm.
" İyi "
" Lan ne şerefiz, cimri bir insansın sen ya "
" Kapat " diyip önce ben kapattım. Telefonu cebime koyacakken şarjımın bire düştüğünü fark etmemle telefonun kararması bir olmuştu.

Cebime koymayıp yan koltuğa attım.

Arabayı çalıştırıp yola çıkmadan önce son kez Perilerin evine baktım ve evin önünden ayrıldım.

Bizim sokağın başındaki markete gitmeye karar verdiğimde sokağa, her zaman girdiğim taraftan değil de, marketin olduğu taraftan girdim.
Arabayı boş bir yere park etmek için etrafa bakarken marketten biraz daha uzakta bir yer gördüğümde gözlerimi devirdim. İlla yürüyüp daha çok yorulacaktım yani.

Bulduğum tek yer orası olduğu için park edip arabayı durdurdum ve aşağı indim.

İçeri girdiğimde direkt olarak abur cuburların olduğu yere gidip raflara göz atarken aklıma gelen şeytanlıkla sırıtsamda bunu gerçekleştirmeyecektim. Hepsine o yirmi beş kuruşluk cipslerden alıp götürmek lazımdı ama şu an kendimi onu yapacak kadar formda hissetmiyordum.

Kucağıma, başkaları için en az üç gün, ancak bizim öğütücü makineler için bir günlük cips alarak kucağıma doldurdum. Evde kimse bisküvi veya çikolata -bazen Mert yiyor ama şimdi ona para harcayamam- yemediği için o kısımları es geçtim.

BAĞIMLIWhere stories live. Discover now