Alıntı: "Gökyüzü"

1.5K 142 16
                                    

Katran karası bir köşeye çekilmiş öylece duvarı izliyordu. Sağ dizini karnına doğru çekmişti ve sağ kolunu o dizine yaslamıştı. Ben odanın bir ucundaki duvara sığınırken, o sırtını o beton parçasını yıkmamak adına yaslamıştı duvara. Kaç dakikadır bu şekil oturduğumuz konusunda bir fikrim yoktu.

Benim onunla acımdan başka bir ortak yönüm yoktu. Acılarımız birdi o kadar. Ölen benim çocuğumdu yahu. Onu içinde öldüren cani anne benim. Çocuğumdan bana kalan tek şey bacak aramdan akan sıcak kanın yarattığı o korkunç his ve dişlerimi kıracak kadar fazla olan sancıydı.

Benim çocuğum hiç ağlamayacak, hiç bir yaşına giremeyecek.. Gözleri ne renk bilemeyeceğim ve ona canımdan can katamayacağım mesela. O benim bebeğimdi. Sancısıyla, ölüm günüyle beraber rahmime düşmüş o bebek benimdi.

Anlamıyordu elleri kana bulanmış adam. Anlamayacaktı işkencelerle bedenimi tanınmaz hale getiren Harun. İkisi de anlamayacaktı beni. Eğer doğsaydı benim bebeğim bir Duhan'ın elinde bir Harun'un elinde gidip gelecekti. Duhan bebek Harun'un diye ona kin kusarken, Harun bebek Duhan'a ait diye ondan intikamını alacaktı. Siz anlayın bari eğer öldürmeseydim bebeğimi sonu aynı ben olacaktı. Bir adam tarafından değil iki adam tarafından canı alınacaktı. 

Yerden kalkıp ağır aksak adımlarla banyoya gittim. Aynadaki kadın evlat acısıyla saçını başını yoluyordu. Feryadı yeri göğü inletip her yeri yerle yeksan ediyordu. O kadını acısıyla beraber orada bırakarak bakışlarımı lavabonun kenarındaki makasa indirdim. Makasın o metalik ağırlığını avuçlarımda hissettim. Sol elim istemsizce saç uçlarımı kavramıştı. Aklımda binbir düşünceyle saçlarıma makas darbesi vurmak üzereyken bunu kendime kendim yapmayacaktım. Katran karasının canı ne kadar yaktım bilmiyorum onun acısını anlamak için makası onun eline vereceğim.

Banyodan çıkıp Duhan'a doğru yürüdüm. Tam önünde dizlerimin üzerine çöktüm. Bunu yaparken kasıklarımda ki hafif sızı biraz önceki cinayeti hatırlattı acımadan. Makası Duhan'ın yanına bırakarak arkamı döndüm ona. Saçlarımın hepsini iki elimde toplayıp omzumdan arkaya attım. Bu esnada  Duhan fısıltı gibi çıkan sesiyle "git" dedi.

"Katran karası gideceğim. Öncelikle bilmem gereken bir şey var. Canını ne kadar yaktım?"

O bende yanacak can bırakmazken ben onun canında ne kadar hasar bıraktım onu bilmeye çalışıyordum. Bir şey itiraf edeceğim ben bu adama cehennemin buz olması kadar imkansız bir aşkla seviyorum.

Makası eline aldığını duydum. Daha sonra ise saçımı elinin arasına alışını hissettim. Rahmim eski doluluğunda acıyla kıvrandı.

"Önceden yani sana o itirafı yaptıktan sonra ki halimi soruyorsan baykuş" makasın sesi odayı doldurdu ve kestiği kısa olan saçımı önüme atarak "bu kadar yanmıştı." dedi.

"Ama şimdiyi soruyorsan" makasın metalik soğuğu ensemi yaladı ve Duhan saçlarımı ensemden kesmeye başladı. Gözyaşlarım sicim gibi akarken yanaklarımdan aşağıya Duhan kestiği saçlarımı önüme nefretle attı.

"Şimdi bundan daha çok yanıyor. Elimde olsa baykuş şimdi, tam şu anda saçlarının hepsini derinden sökerim."

〰〰〰

Ufacık kısa bir alıntı :)) Bölüm yakında gelir daha fazla sizden ayrı kalmasın katran karası ve daha fazla acılar içinde kıvranmasın Baykuş..

Hepinizi kocaman öpüyorum kalbiniz kuşlara emanet..

23.58Where stories live. Discover now