Bölüm 25: "Kin"

883 74 5
                                    

Kelime anlamı;
Birine karşı duyulan öç alma duygusu
Düşmanlık.


Bölüm Şarkıları:

Kat Frankie - People

Erdem Birgül - Uçurum

BÖLÜM 25: "KİN"

❄❄

Bir yalana inanmanın veyahut kanmanın sonucuydu belki de yaşanılan bunca acının ceremesi. Aldanılmışlık.. Ve tabii kandırılmışlık..

Çekilen onca acının bir anlamı olmalıydı. Kaybedişlerin, yarım kalmışlıkların ve dahi ağlamaların. Bir anlam yüklenmeliydi her gülüşten sonra dökülen gözyaşlarına değil mi? Yoksa boşuna mıydı onca ızdırap verici zamanların hepsi?

Göğsümün altını yakan acının, şakağımdan süzülerek aşağıya indirdiği ter damlasının hızını çok net biçimde hissediyordum ve bu sanırım yaşıyor olmamın en büyük kanıtıydı. Derin bir nefes almak uğruna hareket ettirmeye çalıştığım göğsümün daha fazla ağırmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Öyle ki bu acının tarif edilir bir yanı olsaydı şayet, acıdan başka bir terim kullanırdım. Fakat ne yazık ki acı kelimesini telaffuz etmekten başka da bir şansım yok bu durumda.

Seslerin o yakan kavuruculuğu altında dağılan düşüncelerimi toparlamak adına girdiğim her savaşın ve mücadelenin bozguna uğratılması beni bir miktar sinir ediyor ve bu da dişlerimi birbirine geçirmeme neden oluyordu.

Sesler demiştim en son.. Sesler uyanık kalmam için bana bağırıyordu. Bu çaresiz sesi tanıyorum. Bu sesin üzerine lanetlenmiş kanla çizik atılan çaresizliğin yansımasını anımsayabiliyorum. Korku, öfke, tükenmişlik, bitmişlik ama hâlâ daha bir ümit kovalayan sesin rengini biliyorum.

Bu Harun'un sesiydi. O bana böyle canından can kopuyormuş gibi seslenirdi ancak. Ondan başka bir şeyim yokken ondan kaçmak, ondan uzaklaşmaktan başka da ne bir duygum ne de bir çıkar yolum vardı. O benim gemimde hasar alan noktamdı ve gemim batmaya programlıydı.

Ne yazık ki batıyordum/batıyorduk.

"Evrem! Aç gözlerini!"

Ona bakmak isterdim. Ama sanırım ona bakma isteğim yoktu. Öyle ki açılmamak için direnen göz kapaklarım buna şahitlik ediyordu. Ben onun siyaha bulanmış harelerine bakmak istemiyorum. Ben o gözlere bakarsam yalnız kalınışıma ağlarım, yalnızlığımı iliğime kadar hissederim.

"Evrem!"

Sesi giderek daha yakından ama daha vahşi geliyordu. Bir uzvunu kaybetmiş gibi bağırması korkuma yeni yeni korkuların eklenmesini sağlıyordu. Derimin üzerinden akıp giden sıcak sıvının varlığını hissediyordum. Bu beni korkutuyordu ama bana bir şey olacağından değil, bebeğime zarar gelecek olmasındandı.

Bebeğime bir şey olmasın!

Gözlerimi açmamam gözyaşlarımı da kapalı göz kapaklarım ardında tutacağım anlamını taşımıyordu elbette. Ağladım. Bir şeyler irislerime batsa da, sessizce sadece gözyaşlarımı usul usul akıtarak ağladım.

Ağlamaya devam ettim.

Kasığımı yoklayan bir ağrı vardı ama bana sorarsanız hangi ağrın daha ağır basıyor diye şüphesiz göğsümün altında devinen acıyı bir kenara bırakıp kasık ağrımdan şikayetçi olurdum. Benim canım oradaydı ve canım benden gitmeye hazırlanıyor gibiydi.

23.58Where stories live. Discover now