Bölüm 19: "Efgân"

1K 92 256
                                    

Bölüm Şarkıları:

Sezen Aksu – Tutsak

Noir Désir - Le Vent Nous Portera

Davide Petroca & Olaf Polziehn – I Can't Believe In Spring

BÖLÜM 18: "EFGAN"

❄❄

Acının tohumu atılan çorak topraklarıma, ilk kökünü salmıştı amansız bir yok oluş. Yangınları yakan ateşler fakat buna rağmen ateşe inat yanmayan kıvılcımlar vardı bugün burada.

Lakin yangın başlamıştı bir kez. O adam buraya gelerek kıvılcımı ortaya atmıştı.

Yüzümün aldığı ifade nasıldı bilmiyorum lakin Harun'un yüz ifadesi ne olduğunu anlamaya çalışır haldeydi. Dişlerini birbirine geçirecek kadar çok sıkması, çene kemiklerinin kusursuz bir şekilde gün yüzüne çıkmasına sebebiyet vermişti. İki kaşının arasında oluşan o çukura düşen ışıkların varlığı, birkaç gölgenin orayı siyah göstermesine yetmişti. Birazdan burayı insanların kanıyla kırmızıya boyayacak olan eli hançerli cani melekti o. Şakağında atan nabzı bir ritim tutturmuştu ki, dünyanın bütün ritimlerini tepe taklak edip, hatta onları kandırıp intihara meylettirebilirdi.

"Bakma oraya!"

Bakışlarımın nereye baktığını bilmeden ve başını çevirip oraya bakma gereği duymadan bana bu emri vermesi beni sersemletti. Gözlerimin kesiştiği insanı görüyor gibiydi. Her ne kadar bakışlarımı oradan çekmeye çalıştıysam da olmuyordu. Birisi harelerime kızgın demirlerle oraya bakmam için mühür döşüyordu üşenmeden.

"Evrem bakma oraya!"

Sıkılı dişlerinin arasından verdiği emire boyun eğip, gözlerimi onun gözlerinden çekmek için kendimle mücadeleye girsem de girdiğim mücadeleden mağlup ayrıldım. Orada, benden bilmem kaç adım ötede duran adamın gözleriyle deşiliyordu derim pare pare. Yüzündeki gülüşe kurban gidiyordu görme yetim lakin o, oradan gitmiyordu. Oraya bakmaktan vazgeçmeyeceğimi anlayan Harun, sıcak elinin parmaklarını çeneme sararak başımı yukarıya kaldırdı. Kapıdaki adamın yasaklı harelerinden sonra, Harun'un irisleri kutsal toprağa attığım ilk adım gibiydi.

"Evrem, oraya bir daha sakın bakma. Anlıyor musun beni?"

Anlayamıyorum.

"A..anladım."

"Güzel." dedikten sonra kor düşmüş dudaklarını, sanırım yaşadığım anın getirisinden olacak çekilen kanım yüzünden soğuyan alnıma değdirdi. Aramızda garip bir akım olurken derim anlamsızca gerildi. Vermem gereken tepkileri vermemek adına, hislerimi biraz önceki saf korkumun arkasına ite kaka gönderdim.

Harun'un dudakları alnımda hareketsiz şekilde dururken, elleri belimi kavramıştı. Beni güvende hissettirmek istediğini tutuşundan, sarmasından, çıplak kalan omuzlarıma sıcaklığının yazdan kalma bir rüzgâr gibi değmesinden anladım.

"Sefa burayı derhal temizleyin."

"Anlaşıldı, Harun Bey."

Harun alnıma öpücük kondurduktan sonra bana daha sıkı sarıldı. Azgın bir sel felaketinden kurtulmak adına bende ona sarıldım. Benim korkudan ona sığındığımı anlamayan kimse, dışarıdan bambaşka bir şekilde yorumlayabilirdi bu halimizi. Yüzümü Harun'un göğsüne yaslamış bir vaziyette bakışlarımı etrafta gezdirdiğim bu anda gözlerim babamın gözleriyle kesişti. Saf nefret ve tanımlayamadığım bir öfkeyle bize bakıyordu.

23.58Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin