Bölüm 18: "Yangın"

1.3K 88 140
                                    

Bölüm Şarkıları:
Thurisaz – Years Of Silince
Jazz - Evgeny Grinko - Winter Sunshine EP
No Clear Mind - When You're Not Here

Bölüm 18: "YANGIN"

❄❄

"Ne dedin sen?"

Heyecanın kavladığı kalbimin altından sızdı yüreğimin cılız atışının sesi. Göz bebeklerim belki de ilk kez bu kadar istila etmek için mavilerimi, büyüdü ve kocaman olup siyahına buladı rengimi. Dudaklarıma kırmızının en koyu tonunun yerleştiğini hissediyorum, bu aklımı yerinden oynatmak için yeterli bir neden.

"Benimle evlensene."

Onunla evlenmek fikri başlı başına bir delilik bunu kabul ediyorum lakin çok yoruldum. Bebeğime karşı gelecek olan felaketlere tek başıma direnemeyecek kadar yorgunum. Bende denize düştüm yılana sarıldım.

"Evrem, bak.." bir müddet bir şey demeden öylece durdu. Doğru kelimeleri bulduğunda yattığı yerden doğrularak ellerinin arasına aldı kafasını. Sırtı bana dönük, yüzü cama çevriliydi. Sırtına karanlık tünemişti, yüzünün tamamına ayın derin izlerinin çığlık çığlığa değdiği bu anlarda.

"Seninle evlenmeyi ne kadar çok istediğimi biliyorsun. Biliyorsun değil mi?"

"Hıhım, biliyorum."

Aldığı nefesi, ıslıklı bir şekilde dışarıya bıraktı.

"Evrem.."

Sesim haddinden biraz yüksek çıkararak bağırdım. "Harun ne söyleyeceksen söyle artık!"

"Sikeyim Evrem. Sen iyi değilsin görmüyor muyum sanıyorsun? Şimdi sana nikah kıyarım ama ben senin pişmanlığın olmak istemiyorum. Bunca yıldır senin nefretin olmuşken bu sikim zamandan sonra pişmanlığın da olmak istemiyorum."

"Sen kendin söylüyorsun Harun, sen benim nefretim oldun. Bu saatten sonra hangi sıfatla yanımda olduğunun bir önemi yok benim için. Bu evliliği bebeğim için yapacağım, yanlış düşüncelere kapılmanı istemiyorum."

Harun oturduğu yerden kalktığında yüzünü hala göremiyordum. Cama doğru birkaç adım attıktan sonra ani bir hareketle bana döndü. Bu sefer sırtı aydınlıkla sevişirken, yüzü kahpe bir karanlığın koynunda bekaretini korumak için mücadeleye girişmişti.

"Hah.." ağzından kaçan bu üç kelimelik sesten sonra kahkaha atmaya başladı. Ona ifadesiz bir şekilde bakmakla yetinmekten başka bir şey gelmedi elimden. Ona bakmak, onu anlamak ve onu anladıktan sonra düzgün cümleleri kurup ona yanıt vermekle zihnimin en ücra köşelerini çalışmaya zorladım.

Kafamın içinde bir şarkı, içinde ateşten gömlekler cümlesi geçmekte. Tereddüt etmeden o gömleği üzerime geçirmem akıl karı mı sizce de? Sizi bilmem ama benim aklım başımda olmadığı için zarar mı, kar mı kestiremiyorum zira.

"Tamam ulan üç gün içinde adının yanına nişanlayacağım soyadımı." İki adımda yanıma gelip, önümde diz çöktü. Yara izlerine ev sahipliği yapan avuç içlerinin pürüzlü yapısıyla ellerimi tuttu aniden. Anın getirdiği yıkılmışlık, acizlik ve daha nice duygularla beraber ona sarıldım.

"Kurtar beni babamın harflerinden. Boğuluyorum cehennem ceketli, üzerime yığılan her şey nefesimi kesiyor."

"Üç gün sonra adın ARDUÇ diye anılacak. Bir cehennem katmanından çıkıp, bir diğerinin içine düşeceksin. Söylesene Evrem, babanın soy adına neden beni tercih ediyorsun? Yanlış anlama şikayetçi değilim sadece soruyorum."

23.58Where stories live. Discover now