kural üç: bilgenin yanına gitme.

20.1K 1.8K 2.3K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

----------

[Seafret- Give Me Something]

~

Bağırmak istiyordum.

Ağzımı açıp bağırmak istiyordum fakat bedenimin hiçbir yerini hareket ettiremiyordum. Her yerim ağrı içindeydi ve ben şu an ne olaylar dönüyor hiç anlamıyordum.

Gözleri korkunç bir kızıllıkla günü dahi erkenden batırabilecek gibi bakan Chanyeol'ün bu berbat ötesi yerde ne halt yediğini anlamıyordum.

"Koruyucu, onu bıraksan iyi olacak. Zorla buraya kadar getirdiğim insanın bedeninin patlamasını falan istemiyorum çünkü."

Strigoi arkamdan konuya atladığında, bedenimin hakikaten çok büyük acılar çektiğinin farkındaydım fakat şaşkınlığım, acımı tek eliyle yana ittirivermişti.

Bütün her şey, Chanyeol'ün bana yaptığı bir şaka falan mıydı? Bütün bu şeyler kostüm müydü veya şu korkunç gözüken ceset yığını da bir yalan mıydı? Öyle olmalıydı çünkü Chanyeol'ün burada olmasını daha mantıklı kılan hiçbir şey yoktu.

"Pekala." Chanyeol, normal sesinden yüz kat daha soğuk olan sesiyle söyleyip bana baktığında, inanılmaz korkunç gözüken kırmızı gözbebekleri, aniden beyaza dönüştü. Ben de kendimi yerde, büyük bir acıdan kurtulurken buldum.

Az önceki acılarım içime sığamadığından birkaç kere acıyla inledim ve kolumla karnımı sarıp kan öksürdüm.

Az önce benden izinsiz Chanyeol bedenimi kontrol etmişti ve ben bunun acısıyla kan kusuyorken Chanyeol ceset yığının üzerinde sıkılmış bir şekilde bana bakıyordu.

Deli olduğumu biliyordum, fakat bu kadar üşütmüş olduğumu bilmiyordum.

"Gördün mü? Bedeni bunu kaldıramadı. Sana ona nazik davranmanı söylemiştim." Ben dudağımdaki kanı silerken Strigoi yanıma eğilip bana beyaz bir bez uzattı. Bezi aldım ve elimi sildim.

"Elimden geldiği kadar nazik davrandım fakat kemikleri kuru dal parçaları gibiydi." Chanyeol söyleyip dudağını büzdüğünde kafamı zorla kaldırıp beyaz gözbebekleriyle garip gözüken yüzüne baktım.

"C-Chanyeol?"

Adı ağzımdan istemsizce dökülürken vereceği cevabı hakikaten çok merak ediyordum. Bana bu olanları nasıl açıklamayı düşünüyordu acaba?

Ben meraklı ve kemiklerimin henüz az önceki acıdan kurtulamaması yüzünden acı dolu bir şekilde Chanyeol'ün ağzından çıkacak kelimelere odaklanmışken, Chanyeol bana cevap vermedi. Tam tersi, gözleri büyümüş, ağzı ise koskocaman açılmıştı. Şaşkın, hatta şoka girmiş gibi duruyordu.

"Strigoi?" Chanyeol bana cevap vermek yerine yanımda aynı Chanyeol gibi şaşırıp kalmış vampirin adını seslendiğinde kaşlarımı çattım. "Neler oluyor? Burada ne yapıyorsun sen, Chanyeol?"

Eğer bu yaptığı gerçekten bir şakaysa, onu vururdum ve bu konuda çok ciddiydim. Kafayı yediğimi sanmıştım!

"Adımı biliyor, ölmek zorunda." Chanyeol bacak bacağa attığı oturuşunu bozup ayağa kalktığında, şaşkınlık halinden hızla çıkıp az önceki gibi soğuk bakışlarını, bakışlarıma kilitledi.

"Ne?" Bu sefer şok olma sırası bana geçerken, Chanyeol'ün dediklerini doğru duyduğumu sorguluyordum.

Buraya gelmeden önce beni öpüyordu, şimdi adını bildiğim için öldürecek miydi? Hem, Chanyeol neden beni öldürmek istiyordu ki? Chanyeol benden ayrılmış olsa da, beni öldürmek isteyecek biri değildi.

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin