son kural: şimdi tüm kuralları unut.(birinci kısım)

16.3K 834 3.7K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

---------

not: Bölümü okuduktan sonra lütfen eski bölümlere spoiler yazmayın, yazılanları siliyorum ve her birini bulmak çok zor oluyor. Anlayışınız için teşekkürler♡

bi not daha: Dendro final bölümleri (part1 ve part2) için bir playlist hazırladım ve bölümü attıktan sonra twitter'dan paylaşacağım(@/pachichann_ ismim)  dileyen playlist ile okuyabilir bölümleri. Öpüldünüz, şimdi başlayın okumaya★✩

İsimsiz bölge'yi geçtiğimiz uzun ve meşakkatli yolun ardından hava kararmış, Erean ve Ylva birkaç saat dinlenmemiz gerektiğine karar vererek ağaçların kapattığı bir bölgede durmuştuk. Erean'a göre sahte Tanrı hâlâ nereye gitmeyi planladığımızı bilmiyordu, sanıyordu ki oraya İsimsiz bölge kısmındaki duvarı düzenlemekten başka bir sebepten dolayı gelmemiştik. Ve şimdi oraya eskisinden kalın bir duvarı hiçbir askeri zayiat vermeden çekmiş olmamız aslında onların durumlarını kötüye sokmuştu. Öbür kısmı bilmediğimizi düşündüklerinden oraya yoğunlaşmışlardı ve bu yüzden de bir an önce oraya varmamız gerekiyordu. Fakat askerlerin de en az bizim kadar uyuması gerektiğinden en azından birkaç saat dinlenmeye karar kılmıştık. Ben ise, biliyorsunuz, gerçekten şu an uyusam son öz rüyasını göreceğimi bilsem de uykuya asla dalamazdım. Strigoi uyanmadan olmazdı.

Yabanlar Erean'ın kontrolünde bize saldırmayıp, tam tersi durduğumuz yeri korumak için bir çember yapmışlardı. Ylva çoktan yaktığımız ateşin yanında uykuya dalmıştı. Erean da başını yasladığı ağaç gövdesinin üstünde uyukluyordu. Uykuya ihtiyacı olan bir varlık mıydı, bilmiyordum fakat dinlenmek sanırım ihtiyacıydı. Ben de sürekli içimde çalışmakta olan Barā kolyesinin güçleriyle uykusuzluğun beynime vereceği zararı karşılamaya çalışıyordum. Strigoi ateşin diğer ikisinin olduğu yerin karşısında, tam önümde yatıyordu. Ben de yanında, dizlerim kendime çekili bir şekilde onu izliyordum. Kolyeleri boynundan almış olsak da uyandığında ihtiyacı olursa vermek için hazırdım, tek ihtiyacım olan uyanmasıydı. Uyanıp eski Strigoi gibi davranmasını istiyordum fakat uyandığında neler olacağını bilmemek bana büyük bir korku veriyordu.

Acaba uykusunda dahi içine sızmış o şeytanla savaşıyor muydu? Yoksa rahatça uyuyor muydu? Yüzüne başımı eğerek bakıp gözünün üstüne düşen saçının bir kısmını elimle yavaşça geriye ittim. Her ne oluyorsa uyandığında onu rahat bırakmayacak ve ruhunu emip yerine geçmeye çalışacak biri içinde olacaktı. Onunla elinden geldiğince savaşacak, bedenini kontrol edebilmek için uğraşacaktı fakat eninde sonunda bu kontrolü kaybedecekti. Erean'a göre kontrolü kaybetmesi uyandıktan sonraki ilk çan arasında olacaktı, bu kadar hızlı bir şekilde kontrolü yitirecekti ve biz de kendi bedeni yaşarken içinde ölen Strigoi'u izleyecektik. Ardından ise yanımızda sahte Tanrı'nın yönettiği bir beden kalacaktı, onu öldürmeliydik. Her şey Palyaço'ya olandan daha hızlı olacaktı çünkü Palyaço sonunda yarım bir insandı, onun bedeni büyülere karşı daha dayanıklı iken Strigoi'un özellikle yaşayan tek vampir olması onu direkt öldürecekti. Uzun yaşıyordu fakat kısa zamanda ölüyordu.

Düşüncelerim canımı deli gibi yakarken yutkunmaya çalıştım, artık ağlamak istemiyordum fakat Strigoi'u böyle kaybedecek olmaya dayanmak imkânsızdı. Ne zamandır benim için böylesine güçlü ve hep mutlu gözüken bir baba figürünü almıştı, bilmiyordum fakat şimdi onun etrafta dolaşıp şakalar yapmadığı bir şatoya dönmek hiç de evime dönecekmiş gibi hissettirmiyordu.

Yanan ateşin ısıttığı yanağıma bir damla yaş akarken hemen elimi Strigoi'un yüzünden çekip elimle yaşı sildim ve başımı yukarı kaldırıp bomboş duran gökyüzüne baktım. Bulutlu hava yüzünden hiç yıldız yoktu, sadece simsiyah bir boşluk vardı. İçine sevdiklerimi çekmek için ağzı sulu bir şekilde izliyordu beni, hepsini ve ardından da beni alarak yenileceğimi haykırıyordu yüzüme. Karanlığa inat gökyüzüne bakmaya devam ettim, derin nefesim gökyüzüne dağıldı. Strigoi'u kurtarmak için kendime verdiğim söz yüreğimi tırmalıyordu, karanlığa yenilmek istemiyordum. Gökyüzünü aydınlığa kavuşturmak istiyordum, bu evreni yenmek istiyordum. Canımı yakan her şey için intikam almak istiyordum.

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin