kural otuzbir: barā kolyesini alma.

18.7K 1.5K 3.8K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

---------

Chanyeol o gün Yixing'in evine gittiğinde onu bulamamıştı.

Tüm tarlayı, etrafı hatta şehri bile gezmiş fakat onu hiçbir yerde bulamamıştı. En sonunda eve döndüğünde mutfakta ona yazılmış bir not bulmuştu.

"İki günlüğüne yolculuk yapmam gerekiyor. Tüm şehri aramadan önce umarım ki mutfağa girmeyi akıl etmişsindir."

Chanyeol bu nota sadece gülümsemiş ve yarıda bıraktığı toplantısına geri dönmüştü. Şatoya döndüğü anda Bilge'den yiyeceği azarlar da pek önemli değildi.

Yixing ise her zaman giymediği kara pelerini kahverengi saçlarının üzerine örtmüş, ölmek ile burun buruna gelmiş bir halde bulunmaktaydı. İsimsiz bölgeye ulaşmak için bu aptal köprüyü kullanmaya çalışmıştı ama hayır, bu yol onu sadece ölüme götürüyordu. O da babasından kalan ve neredeyse hiç kullanmadığı aşındırma gücünü kullanarak kendine uçurumun yere en yakın kısmından bir merdiven yapmayı mantıklı bulmuş, böylece karşıya kolayca geçmişti.

Onu bekleyen yerin dünyaya benzediğini biliyordu. Burası hakkında Chanyeol'den, Hileci'den, hatta yaratıcılardan daha çok bilgiye sahipti; her yerde olduğu gibi.

Gittiği ilk yer ise aptal bir duvar ile saklanmaya çalışılmış bir büyücünün odasıydı. Yixing o duvarı görmüyordu bile, diğer yaratıklar bu duvar ile kandırılıyorlardı, diğer her yerde önlerinde böyle duvarlar vardı ve hepsi sadece kandırılıyorlardı. Baekhyun kandırılmamalıydı, o her şeyi görebilmeliydi.

"İlk durak." diye mırıldanıp içeri girdiğinde normal bir büyücü gibiydi, tek amacı bu sahafa bir şeyler satmaktı, öyle davranacaktı.

"Buyrun." Büyücü ona dönüp ela gözleriyle ona baktığında Yixing'in ilk gördüğü onun bir hileci oluşuydu. Garipti, bu büyücü herkese yarım ruh olduğunu söylemiyor muydu? Kulağının ardındaki imzayı da garip bir küpe ile kapatmıştı. Eh, sonuçta o bir büyücüydü, kim onun garip küpesini garipserdi ki?

Baekhyun garipsemeliydi.

"Merhaba, hanımefendi. Ben buraya çok değerli bir kolye getirmek için gelmiştim." Yixing nazik sesiyle söyleyip pelerinin cebinden kolyeyi çıkardı ve kadına uzattı. Kadın ona uzatılan kolye ile kaşlarını çatarak hızla ona doğru geldi ve kabaca elindeki kolyeyi aldı, gerçekten kabaca. Yixing bu yaratıkların bu kadar kaba olmalarını anlamıyordu.

"Barā kolyesi mi? Bunun bir efsane olduğunu sanırdım." Kolyenin zincirlerine işlenmiş ve sadece deneyimli büyücülerin okuyabileceği yazıyı okuyan kadın şaşırarak başını kaldırdı. "Nereden buldun onu?"

Kadın Erean'ın efsane olduğunu sandığı gibi kolyelerin de efsane olduğunu sanıyordu. Eminim sadece şans kolyelerinin gerçek olduğunu düşünüyordu. Şimdi onu kullanmaya çalışacaktı fakat temel kolyeyi bulmadan işe yaramadığını görünce Yixing'in onu kandırdığını sanacaktı. Umarım bu aptal bunu denerken kendini öldürmezdi.

"Bulmadım. Zaten bana aitti." Yixing pelerinini çıkarıp kendine nefes alma izni verdi ve etrafa bakındı. Gözü beyaz sofaya değerken gülümsedi, onu tam burada kollarını bağlamış otururken görebiliyordu.

"Sana ait olması imkansız, çocuk. Bu efsanevi kolye dizisinin ikincisi. Erean'dan geldiği söylenir ve takan kişiyi yaralanmalardan korur, bazı durumlar hariç ölümden bile kurtarır. İyileştirme kolyesidir." Kadın birden kaşlarını çattı. "Fakat bu kolye Erean'ın gerçek olmadığı gibi gerçek değil, olmamalı."

Dendrophile || Chanbaek Where stories live. Discover now