kural yirmisekiz: hileci ile buluşma.

22.3K 1.7K 7.4K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

--------

"Baekhyun?"

Adımı seslenen tanıdık sesi duyuyordum. Bir rüyada değil gibiydim, tamamiyle karanlık bir yerdeydim ve vücudumu hissetmiyordum. Sadece duyuyor ve karanlığı görüyordum.

"Baekhyun?" Ayak sesleriyle yeniden kendi adımı duyduğumda korkmaya başladığımı hissettim. Ses adımı uzatarak söylüyor, bunu yapmaktan da oldukça keyif duyuyordu. Bu ise beni sadece endişeye düşüyordu.

"İşte buradasın." Ayak sesleri gittikçe yaklaştı, sesin garip gülüşünden sonra gözlerim önündeki karanlıkta iki sarı göz parladı. Korkuyla dolmama rağmen hareket edemezken sarı gözlere sahip kişinin bedenime dokunduğunu hissettim. Kırmızı ve küçük dudakları parlıyordu. Gözler gözlerime yaklaştı, küstahça parlayan sarı ve turuncu arası gözler gördüğüm tek şey olana kadar yaklaştı. Ardından nefesini hissettim, nefesinden dudaklarının iki yana kıvrıldığını bile hissettim. Gözlerini son kez görmeden önce tok sesiyle konuştu.

"Beni özledin mi?"

Sesini duyduktan sonra birden kayboldu ve bembeyaz bir ışık karanlığı alt etti. Göğsümün ortasından bütün karanlığı parlatan ışık yükseldi ve sarı gözleri de tamamen yok etti. Ardından o aydınlıkta bir karanlığa düştüm.

---------

Gecenin bir körü uykumdan gördüğüm garip rüyayla uyanmıştım. Gözlerim hızla tavana doğru açıldığında hâlâ bedenime dokunuyor gibi hissettiğim eller, bazen tam sarı, bazen de turuncuyu andıran gözler ve o ses aklımın bütün odalarında karmaşa çıkarmıştı ve ben geri uyuyabileceğimi hiç sanmıyordum.

Öz haritasının gösterdiği bir rüya mıydı? Bedenimi kullanamamam ve gölgeyi de hiç düşünmemem bunun bir öz rüyası olmadığını bana hissettiriyordu, zaten rüya içinde de hiç öz haritasının gösterdiği rüyalar gibi hissetmemiştim. Garipti fakat yine de emin olamıyordum.

Neden rüyamda Hileci'yi görüyordum ki? Ever, gördüğüm kişi kesinlikle Hileci'ydi, bunu çok net anlayabilmiştim. Eğer gerçekten özü almam gereken kişi oysa yandım demekti ve belki de bunu bildiğim için öz haritası rüyası olduğunu düşünmek istemiyordum. Beynim allak bullak olmuştu. Sanırım Chanyeol'ün yanına gidip onun yıldızı görüp görmediğini sormam gerekiyordu yoksa asla emin olamayacaktım.

Dünden beri odamdan ve balkonumdan çıkmadığım için onu dün geceden beri görmüyordum. Görmemekten çok memnundum zaten. Dün gece odama geldiğimde Chanyeol'e gösteremediğim sinirimi odamdan çıkarmış, elimin altına ne geldiyse devirip, o dağınıklık arasında bir yerlerde uyuyup kalmıştım. Sabah Yena beni öldüm sanıp endişeyle uyandırmış, ardından odamı toplamış ve eski haline getirmişti. Ben de o zamandan beri balkonda oturuyordum. Elim sarılıydı çünkü sanırım kendimi görmemek adına aynayı kırarken elimi epey derin kesmiştim, bu da Yena'nın beni öldüm sanma sebebiydi. Gerçi, biraz daha öyle yatsam kan kaybından ölebilirdim fakat öldürmeyen Tanrı öldürmüyordu. Yine de kendimi tüm gün boyunca korkunç derecede halsiz hissetmiştim ve bunun sebebinin kanamış elim olduğunu düşünüyordum. Bir de sürekli ağlayıp durmam olabilirdi ve sürekli ağlayıp durduğum için kendime çok sinirleniyordum.

Chanyeol bunu nasıl yapabilmişti? Biliyordum, biz sevgili falan değildik ve onun bunu yapmaması adına aramızda çok büyük şeyler yoktu, olmamıştı da fakat yine de bana çok koyuyordu. Benim yüzümden acı çektiğini söyleyip, benden kurtulmaya çalışıyor; bu durum benim gururumu yeteri kadar kırmıyormuş gibi bir de başka kadınlarla yatıyordu. Sadece merak ediyordum, gönlü nasıl elveriyordu?

Dendrophile || Chanbaek Where stories live. Discover now