kural otuziki: kumsala gitme.

30.4K 1.6K 8.1K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

---------

Uykusuzluktan düşen başımın boşluğa yuvarlanışı beni uyandırırken ilk yaptığım şey gözlerimi açmaya çalışmak olmuştu.

Oturduğum sandalye popomu düzleştirmiş, kolum uyuşmuştu, Koun ile savaşırken sarf ettiğim olağanüstü güç sebebiyle yorgundum, uykuya direniyordum ve tüm kemiklerim ağrıyordu. Fakat eh, kimin umrundaydı? Chanyeol yanımda, kendi büsbüyük yatağında uzanıyordu ve hemen yanımda Bilge onun için bir şeyler pişiriyordu. Yeniden şatodaydık ve Chanyeol sahnede çok yorgun olduğunu söyleyip oraya uzandığı andan beri baygındı. Elbette onu iyileştiren mucizevi güçler onu ölümden kurtarmıştı, yine de bedeninin yorgun düşmesine engel olamamışlardı. Bilge'nin söylediğine göre içinde veya dışında sihirlerin verdiği yorgunluk dışında hiçbir yara yoktu.

O iğrenç, dünyaya benzer ülkeden çıkıp uçurumun karşısına geçtiğimizde bizi çoktan bekleyen Bilge, bir sürü yeşil görevli ve Chanyeol'ün yaralandığını akıl okuyarak öğrenen Bilge'nin getirdiği ilaçlar ile Chanyeol'e buraya getirilene kadar gayet iyi bakılmıştı. Ayrıca ilk defa ambulansa benzer büyük bir araba geldiğini görmüştüm, içine binememiştim, sadece Bilge ve Chanyeol binmişti fakat dışarıdan oldukça büyük bir araba olduğu anlaşılıyordu. Üstelik, o arabayı çeken dört tane yeşil görevli vardı.

Neyse ki o araba, şimdi izleyip durduğum Chanyeol'ün odasının detayları kadar önemsizdi benim için. Tek istediğim Chanyeol'ün yeniden gözlerini açmasıydı. Diğer yandan da ölen yaratıkları ve Hileci'yi düşünüyordum.

O kadar hileciyi havai fişek yapma fikri hangi psikopatvari bir filmi izledikten sonra aklımda kalmıştı, inanın bilmiyordum fakat şimdi düşündükçe onların hak ettiği, oldukça fiyakalı bir öldürülüş şekli olduğunu düşünüyordum. Vicdanımın beni sıkıştırmalarına gelemiyordum, bazen onu yerinden söküp atasım geliyordu fakat hayır, vicdan yaptığım için aslında rahattım. Eğer hiç vicdan yapmasaydım, o yaratıkları öldürdüğüm için biraz bile pişmanlık duymasaydım, insanlığımı kaybetmiş olduğumu anlardım. Garip bir yaratığa dönüştüğümün kanıtı olurdu işte bu, fakat ben şimdi belki de sadece Koun'u öldürmeliydim, o zavallı izleyicilerin hiçbir suçu yoktu, diye düşünmekten başımın ağrıdığını hissediyordum.

Chanyeol sadece bana sinirlendiği için bir oda dolusu görevliyi öldürüyordu, üstelik onlar hileciler gibi kötü de değillerdi. Acaba hiç vicdan azabı duymuyor muydu? Gerçi, pek duygusu olmadığı için bir şeyler hissettiğini sanmıyordum. Zaten genelde tepkileri hep tekdüze oluyordu, bunun sebebi de yarım ruhlarda olan refleks duygulardı. Vicdan Chanyeol'ün bir refleks duygusu olmasa gerekti, zaten duygusuz kalmadan önce de ona öğretilen bir his olduğunu sanmıyordum. Sanırım bu yüzden birilerini öldürmek onun için çok kolaydı.

İşte şimdi ona özeniyordum. Ben o yaratıkların içinde bebek hileciler olduğunu düşünerek kendimi yiyip bitirebilirdim, Chanyeol böyle bir şeyi asla hissetmiyordu. Derin bir nefes dudaklarımdan çıkarken neredeyse kendi kendime omuz silkecektim, eh, ama zaten öldürdüğüm herkes ileride zarar verici yaratıklar olacaklardı, tıpkı şu an Hileci'nin olduğu gibi. Bu yılanın başını küçükken ezmek gibiydi. Böyle düşünüyordum fakat vicdanım pek tatmin olmuyordu.

"Sabah ilerledikçe kendine gelecektir." Bilge az önce bir şeyler getirmek için çıktığı odaya yeniden girip söylediğinde gözlerim Chanyeol'ün üzerinde, daldığım derin düşüncelerden hoplayarak Bilge'nin sesine döndüm. Bilge elinde tuttuğu bir kavanozu gelip bir şeyler kaynattığı küçük kazanın yanına koyduğunda cadı gibi görünüyordu. Gözlerim yavaşça kirpiklerine ışık vuran Chanyeol'e döndü. "O uyanana kadar burada bekleyeceğim, gözlerini açtığını görmek istiyorum." Mırıldanma gibi çıkan sesim kuruydu, Chanyeol'ün ışık vuran kirpiklerinin yanaklarında çizdiği gölgeleri izliyordum. Gözlerini açtığı anda odasına doğan güneşin aydınlığı kaşlarını çatmasına sebep olacaktı, yüzünün nasıl bir hal alacağını şimdiden tahmin edebiliyordum. Yüzünü buruşturacak, kurumuş dudaklarını diliyle ıslatacaktı. Birden heyecanlandığımı hissettim, bütün bu manzarayı izlemek için kışın ayazında bile bekleyebilirdim.

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin