kural otuzyedi: gitme.

17.5K 984 4.5K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

----------

"Sehun?"

Yifan'ın sesi büyük kütüphanenin sessizliğinde yayılırken Sehun elindeki kitabı Yifan'ın sesine kardeşlik etsin diye hızla kapattı. "Buradayım." Yüzünü gerisine çevirmeden sese karşılık verdi, ardından gözlerini karşısındaki büyük cama dikti. Yağmur taneleri camın üstüne yapışmış, şehir karanlığa bürünmüşken camdan bakmak içini daha da karartmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Yine de bakmaya devam etti.

"İyi misin?" Yifan'ın ayak sesleri ve sesi artık oldukça yakındı. Bunu bildiğinden derin bir nefes verdi, iyi olmadığını anlamasını istediği için. "İşler pek de planladığımız gibi gitmedi, ha?" Yifan'ın güleç sesi Sehun'un başını kaldırması ve gözlerini ağlamamak için kırpmasına sebep oldu. "Biliyorsun, zaten planladığımız gibi gitmez hiçbir şey. O nasıl istiyorsa öyle gider. Ve isteklerimiz sürekli çakışır." Yifan'ın olağan sesi onu daha da kötü yapıyordu, daha kötüsü varsa. Geriye döndüğünde karşısında ne göreceğini bilmediği için başını diktiği yağmur tanelerinin birbiri üzerinde yarıştığı camdan hiç ayırmadı.

"Dert etme sen. Savaş başladı artık, her şey planladığımız-"

"Yifan, sen-" Sehun arkadaki sesi bölmüş olsa da tek hamlede söyleyemedi sözlerini. Nefesini verdi ve boğazını temizledi. "Yifan, biliyorsun, sen öldün."

"Ah, evet. Şu konu." Yifan yeniden güldüğünde Sehun başını eğerek gözlerine biriken ıslaklığı sildi. Burnunu çekti fakat gerisine asla dönmedi. "Bu belki de Hileci olmanın en kötü yanı. Yani, bunlar senin düşüncelerin. Beni sen oluşturduğun için senin düşüncelerinden besleniyorum." Yifan'ın kelimeleri Sehun'un yeniden kendi özelliklerinden nefret etmesine sebep oldu. Gözlerini kapatıp başını iki yana salladı. "Yaşamak istemiyorum bunları."

"Eh, yani şu an burada olduğuma göre, yaşamak zorundayız galiba. Geri dönemem, Sehun. Beni koruyamadığın için şimdi geriye dönemeyiz. Bak, bu da senin düşüncendi işte. Beni koruyamadığını bilmen iyi."

Sehun anlamakta zorlanıyormuş gibi yapmamaya karar verdi. Hilecilerin diğer çocuklardan farkı kulakları ardında olan o yeşil lekeydi, evet, bu tüm hilecilerde bulunuyordu. Fakat kral soyundan gelen hilecilerin de tüm hileciler arasında anlaşılmak için bir özellikleri vardı. Tıpkı kral olacak çocuğun özel gücünden anlaşılması gibiydi bu, mucizeydi kısaca. Kral olanların mucizeleri her zaman iyi ve fayda sağlayıcıydı fakat işte, bu işe yaramaz ve her şeyde en kötüyü kendine pay kapmak zorunda gibi olan hilecilerin mucizeleri farklıydı, başa gelebilecek en kötü özelliklerdi onların mucizeleri. Sehun da onlardan birine sahipti, işte tam gerisinde duruyordu gücü. Değer verdiği kişiler öldüğünde bir süre onların halüsinasyonlarıyla yaşamak zorunda kalıyordu. Onları duyuyor, fikirlerini alıyor ve en kötüsü de onları görerek çektiği acının üstünü kanatıp kanatıp duruyordu. Bundan kurtulmanın bir çaresi yoktu, acısı söndüğünde bu görüntüler de kayboluyordu. Babası öldüğünde neredeyse üç yıl bu görüntülerden kurtulamamıştı, annesininki ise neredeyse beş yıl sürmüştü. Her defasında annesinin onun gece yatmadan önce saçlarını okşarken, "Her zaman yanında olacağım." deyişini gördüğü içindi bu kadar uzun sürüşü, halbuki annesini uzaktan görmüştü sadece. Böyle bir şey de hiç yaşanmamıştı çünkü annesi onu doğurduktan sonra elinden alınıp nehre atılan çocuğunun cinsiyetini bile öğrenememişti. Babasından kat kat daha çok sevdiği Asıl Hileci onun için babalığı üstlenmişti fakat onun için bir anne olacak kimse çıkmamıştı.

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin