kural dört: koruyucu'ya itaat et.

17.4K 1.7K 2.4K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

--------

"Bizi kapını kilitleyip beklersin sanıyordum, Bilge." Chanyeol ondan oldukça kısa olan yaşlı kadına kollarını açarken, kapıda bizi bekleyen kadın gururla Chanyeol'e sarıldı. "Seni ne zaman kapımı kilitleyerek beklediğimi gördün?"

"Benden bahsetmiyorum, büyükanne. Ondan bahsediyorum." Chanyeol yaşlı kadını kollarında yanına çekti ve bana döndü.

Sislerin etrafını sardığı bir kulübenin önüne gelmiştik ve burada birkaç canavar ile bulunuyordum. Bu kadına ne için geldiğimizi de hiç anlamamıştım fakat Chanyeol onun her şeyi bana anlatacağını söylemişti.

Şimdi bu kadın, Chanyeol'ün büyükannesi miydi? Vay canına, bu canavarların ailesi oluyor muydu?

Gerçi, kadın da aynı Chanyeol gibi insana benziyordu. Chanyeol, Yena ve bu kadın burada gördüğüm en insana benzeyen kişilerdi. Strigoi'u bu listeye katiyen sokmuyordum.

"Demek evime bir insan getirdin." Ben korkuma Strigoi'un koluna tutunduğumda kadın iç çekti. "Gelen sisleri görüyor musun? İnsanlar geldikleri her yere kötülük saçıyorlar, tıpkı bu sisler gibi. Bir şekilde gözlerini kör ediyorlar, önüne bembeyaz bir boşluk koyuyorlar ve sen görmeden kuyunu kazıyorlar. Ne yazık, bana ağırlamam için etrafını bembeyaz yaptığı halde karanlığın ta kendisi olan bu yaratığı getirmişsin."

Demek bu kadın insanları sevmiyordu. Gerçi, buradaki herkes türüme bayılıyor değildi ama eh, biz de onlara ölüp bitiyor falan değildik.

Ayrıca, evine girmek falan isteyen de yoktu. Burada kalmayı bile istiyor değildim.

"Onu en az senin kadar istemediğimi biliyorsun, büyükanne. Her şey Strigoi'un fikirlerinin altından çıktı." Chanyeol kucağındaki ateş topunu Strigoi'a fırlattığında sessizce hahladım. Ben de size bayılıyor değilim pis yaratıklar diye bağırıp arka taraftaki ormana koşturasım gelmişti.

Strigoi bir cevap bekleyen kadına baktı ve başını eğdi. "Birinci toprakları yeniden elde etmemiz için bir insana veya ruhların yaratıcısına ihtiyacımız olduğunu pek ala biliyorsunuz. İnsan bulmak yaratıcı bulmaktan daha kolay duruyordu."

Ruhların yaratıcısı da neydi? Çok dandik bir isimdi gerçekten.

"Bahane ne olursa olsun, evrenlerine adım atamadığımız bu yaratıkların da bizim evrenimizde olması doğru değildir." Bilge denen kadın yavaş ve anlaşılır konuşmasıyla tam bir öğretmen havası veriyordu. Çok şey görmüş geçirmiş gibiydi fakat insanlar hakkında fazla önyargısı olduğunu anlayabilmiştim.

Bilerek adım atmıştım sanki evrenlerine.

"Buraya gelmeye," diyerek konuşmaya başladığımda, bana dönen üç çift göz yüzünden sözüm kesildi fakat derin bir nefes alıp devam ettim. "Ben de çok meraklı değildim."

Bana bakan üç göz sözlerime sinirlenmiş gibi dururken, burada sayı bakımından az olduğum için çenemi kapamam gerektiğini fark ederek başımı eğdim.

"İnsanlar gerçekten de sis gibidir, oğlum. Her şeyin yukarısında uçmayı, her lafın üzerinde olmayı pek severler." Kadın iğneleyici sesiyle söyleyip Chanyeol'ün sırtını sıvazladı ve ondan ayrılıp kulübeye yürümeye başladı. "Gelin bakalım içeri."

Strigoi ve Chanyeol içeri yürümeye başladıklarında, beni çağırıp çağırmadığına emin olamadığım için yürümedim. Kadına varlığım bildiğiniz batıyordu, evine girmeme izin verir mi bilmiyordum.

"İnsan, sen de gel." Çoktan kulübeye ulaşmış üçlünün arasından Chanyeol ve Strigoi eve girerken, kapıyı kapatmadan önce bilge kadın dönüp söyledi. "Sis gittikten sonra yabanlar ortaya çıkar, yabanlara yem olmak istemiyorsan gel tabii."

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin