kural otuzüç: koruyucu'ya dokunma.

24.1K 1.4K 3.4K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

--------

"Anlarsın sanmıştım!"

Sehun girdiği büyük salonda yankılanan ses ile iç çekerek eğdiği başını kaldırmadan tahttakine doğru yürüdü, tam karşısında durduğunda az önce onun sesini taklit eden kişiye karşı başını kaldırdı ve hafifçe eğildi.

"Biliyor musun, Sehun? Bunu sevdim. Bunu gerçekten sevdim." Ses şimdi gülüyordu, eli dudağındaydı, ardından sakallarını kaşıyarak çenesine inmişti. "Sesin o kadar etkileyiciydi ki sanki başımın içinde dönüp duruyor. O ses..."

"Efendim." Sehun boğazını temizledi. Rahatsız olmuştu. "Yapmamı istediğinizi yaptım fakat bu benim istediğim şey olduğunu da değiştirmez."

"Seninle dalga geçtiğimi mi düşünüyorsun?" Ses hahlayıp tahtında doğruldu. "Hayır! Hayır, bence onu etkiledin. Onun aklına girdin, onun canını yakabildin. Sonunda." Tahttaki ses derin bir nefesi verdi. "Koruyucu'ya olan sevgisine nefesin dahi değmemiş olsa da iyiydin, fena değildi."

"Bu henüz bir başlangıç." Sehun sarımtırak gözleriyle sese bakıp gülümsedi. "Savaş henüz başlamadı bile."

"Biliyorsun, Sehun, sana aşk konusunda hiç güvenmedim. Savaş konusunda, şey, fena değilsin elbette fakat aşk, hayır hayır." Ses güldü. "En azından savaş başladığında sana kıyamıyor olmasını sağlamalısın."

Sehun derin bir nefes verdi. Hırs doluydu. "Her şey kontrolüm altında, efendim."

"Öyleyse bu kontrolü sağla ve Erean'ı bulmak için bir şeyler yap, evlat." Aniden ciddileşen ses devam etti. "Onu ve güçlerini bana getir. Baekhyun ona yaklaştıkça tehlike büyüyecek."

Sehun onu bulmanın imkanı hakkında kesin bir kanıya varamıyordu. Onu bulmak imkansıza yakındı ve imkan olmaya epey de bir uzaktaydı.

"Peki, efendim." Yine de farklı bir şey söylemeden geriye doğru yürümeye başladı. "Hileci, bir şey daha." Sehun ses ile durup ona döndüğünde ses devam etti. "Bir dahakine sesini de titret. Daha inandırıcı olacağına beş yarım ruha iddiaya girerim."

Sehun başını yana eğdi ve güldü. "Şu beş yarım ruhu on yapalım."

Sehun oradan çıkarken kendi hisleri aksine arkasındaki ses gerçek bir kahkaha ile ortamı inletmişti.

-------

"Şimdi sağ elini kaldır ve çeneme vur."

Strigoi'un sesinin ardından ters durduğum için beynime kan gitmezken ellerime baktım. "Hangisi sağ elimdi?"

"Ah, Tanrım!" Bilge'nin bıkkın sesi sonrası adımlarını duydum, zaten şimdi baksam sadece adım atan ayaklarını görebilirdim. "Strigoi, Baekhyun'u bırak. Biraz ara verelim."

"Peki." Strigoi tuttuğu bacaklarımı bir anda bıraktığında yere yüz üstü düşmüş, ayaklarım yere doğru düşerken acılı bir inlemeyi dudaklarıma gömmüştüm.

Evet, eğitiliyordum. Nihayet eğitimime başlamıştık fakat eğitimimin gece bir anda uyandırılmamla başlayacağını tahmin etmemiştim. Bana kalırsa şu an dünya saati ile yaklaşık gece üç ya da dört falandı, Bilge sabahları beynimin her şeyi daha iyi anlayacağını söyleyerek beni uyandırtmış ve oldukça büyük bir arenaya getirmişti. Burası da aynı beni ilk eğiten büyücü kadının arenası gibiydi, ben nasıl istersem ona göre şekilleniyordu ve bilin bakalım bu sefer ne hayallemiştim? Evet, burası büyük ama büyük bir futbol sahasından farklı değildi.

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin