kural yirmiüç: rüya görme.

19.8K 1.6K 5.3K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

---------

"Uyanıyor."

Duyduğum birkaç karmakarışık ses arasından sadece bu kelimeyi algılayabildikten sonra gözlerimi açmaya çalıştım fakat gözlerime vuran güneş ışığından açamıyordum.

"Baekhyun, iyi misin?" Kolumun üzerinde hissettiğim iki el beni salladığında Yena'nın sesini duydum, hemen ardından da Strigoi'un. "Sarsıp durma çocuğu."

"Ama uyanmıyor." Kolumun üzerindeki iki el Yena'nın sesiyle kaybolurken konuşmak istedim fakat boğazım kurumuştu, o yüzden sadece öksürdüm ve kısarak gözlerimi açtım.

İlk gördüğüm şey yatağımın yanındaki sandalyede oturan Bilge ve eğildiği üzerimden üzgün yüzüyle doğrulan Yena olmuştu. Yena gözlerimi açtığımı gördüğü anda gözleri büyüdü ve kocaman gülümsedi. "Uyandı! Baekhyun, iyi misin?"

Ben oturduğum yerde doğrulurken büyük ihtimalle aklımı okumuş Bilge elinde duran bir bardak suyu bana uzattı. Ben de hemen elinden aldım ve içtim. Gerçekten o an suya çok ihtiyacım vardı, böyle durumlarda aklınızı okuyan biri gerçekten işe yarıyordu.

"Neler oldu?" Strigoi Yena'yı yana çekerek görebileceğim bir yere geçip sorduğunda ben de neler olduğunu tam hatırlamıyordum. Kaşlarımı çattım ve ona saf saf baktım. "Bilmiyorum. Neden yatıyorum?"

"Çünkü Chanyeol'ün odasına çıktığında aniden bayılmışsın. Chanyeol o kadar endişelenmiş ki bana Bilge'yi getirmem gerektiğini söylemek için seni kucağına alıp onca yaratığın ortasına, yanıma geldi! Sen kucağındaydın ve salondaki herkes bize bakıyordu. Kimse neler olduğunu anlamadı, Chanyeol gerçekten çok endişeli gözüküyordu." Strigoi heyecanla olanları anlatırken ağzım beş karış açılmış, bütün uykum kaçıp gitmişti. "Ne? Ne zaman?" Ellerimi dudaklarıma örtüp bağırdım. "Ben neredeydim?"

"Kucağındaydın ya Baekhyun. Bayılmıştın hani." Strigoi konuyu tam anlamamış beni aydınlatmak amacıyla söyledikten sonra gözlerini devirip mırıldandı. "Sanırım düşerken başını yere vurdu."

"Ah, doğru ya." Başımı kaşıyıp olanları hatırlamaya çalıştım. Pekala, gerçekten aklım tam olarak yerinde değildi. Yani neler oldu gerçekten hatırlamıyordum, öyle ki bana anlatılanı bile anlamıyordum. Aklım yokmuş gibi hissediyordum.

"O vakit bir gariplik olduğunu anlamıştım zaten. Chanyeol'ün yanına gittin ve gittikten bir süre sonra ben bir anda aklını okuyamamaya başladım. Gerçekten garipti." Bilge yanımda düşünceli sesiyle konuştuğunda aklında bir şeylerin olduğunu oturuşundan bile anlayabilmem mümkündü. Dirseğini bacak bacak üstüne attığı bacağının üstüne koymuş, yüzünü eline yaslamış ve yere bakarak düşünüyordu.

Ben beynimin sınırlarını zorlayarak kısa süreliğine gözlerimi kapattım ve o an sanki bir aydınlanma yaşıyormuş gibi gözlerim fal taşı gibi açıldı. Chanyeol ile aramızda olanlar, hemen ardından bir anda kaybolmam ve onu görmem.

Doğru ya, onu görmüştüm! Yani, kesinlikle biraz bile beklediğim bir şey değildi fakat bir anda karşıma çıkmıştı. Gamzesi, bana uzattığı eli, karmakarışık siyah saçları, parlayan ela gözleri ve çökmüş yüzü, kısaca onu öylece gördüğüm anda neyi var neyi yoksa aklımı köşe bucak doldurdu. Sadece bir anlık olsa nasıl unutabildiğime kendim bile inanamadım.

"Baekhyun? Bir şey mi oldu?" Yena konuştuğunda merakla bana bakan üç çift göze teker teker baktım. Onlara baktıkça yüzüme bir gülümseme oturdu, büyüdü, büyüdü ve sonunda gözlerim parlayarak bağırdım.

Dendrophile || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin