kural yirmiyedi: kütüphaneyi bulma.

19.5K 1.6K 4.2K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

-------

[LP - Other People]

~

Karanlığın gözlerimi kamaştırmasıyla kaşlarımı çatıp göz kapaklarımı yavaşça kaldırdım. Rüzgarın yüzüme esmesini beklerken kendi nefesim çeneme çarptı, soğukta da değildim. Gözlerimi kısık kısık açıp etrafa baktığımda odamda olduğumu fark etmem beni şoka uğrattı.

Buraya nasıl gelmiştim? En son öz aldığımı hatırlıyordum, sanırım iskeletin yanında yatıyordum. Ölümden dönmüştüm ve yorgundum. Chanyeol'ü özlüyordum. Berbat bir durumdaydım, ayrıca midem de bulanıyordu. Şimdi ise odamdaydım. Odamda nasıl olabilirdim? Halüsinasyon görüyor olabileceğimi düşünüp çoktan açılan uykum ile gözlerimi kapatıp geri açtım, fakat hâlâ odamdaydım ve hâlâ yatağımda yatıyordum.

Acaba her şey bir rüya mıydı? Sanmıyordum, burada hiçbir şey gerçekten rüya değildi. Bir şekilde buraya gelmiş ve yatağıma yatırılmıştım. Bir şekilde her şeyi halletmiştim. Bir şekilde evime geri dönmüştüm. Bunu nasıl yaptığımı ya da kimin yaptığını bilmiyordum fakat burada olmanın verdiği güven ve halletmiş olmak beni durup dururken duygulandırmıştı.

Gözlerimin kenarlarından yatağa akan gözyaşlarını hissettiğimde uzun zamandır öylece tavana bakıyordum. Sebepsizce ağladığımı iddia etmeyecektim çünkü sebepsiz değildi. Olanlar sanki yeniden yaşıyormuşum gibi aklıma düşüyordu, Chanyeol ise zaten hep oradaydı. Palyaço için üzülüyordum, kendim için üzülüyordum. Yaşadıklarımı bir şekilde ağlamadan atlatamıyordum. Omuzlarımda ve kalbimde çok ağır olan bir şeyler vardı, o şeyler gün geçtikçe daha da ağırlaşıyordu ve ben artık altında eziliyordum. Kendimi toparlanamayacak gibi hissediyordum, sanırım yeniden üç günlük bir sürede odamdan çıkmayacaktım, kimse de beni merak etmeyecekti.

Fakat işte, sonunda ben hep buradaydım. Bir şekilde hep kurtuluyordum. Fakat palyaço öyle değildi. Onu kurtaracak ne bir gücü ne bir inancı ne de bir sevgisi vardı. Tamamen boştu artık, çünkü hepsini kaybetmişti. Korkuyordum, ben de bu işin sonunda içimde fındık ezmesi gibi birbirine karışarak akıp giden bütün duygularımı kaybedeceğimden korkuyordum. Gözlerimi açtığımda yatağımda olmamaktan korkuyordum. Ben çok korkuyordum ve bu korku bedenimin taşıdığı ağırlığı, sanki hiç ağır değilmiş gibi, daha ağır bir hale getiriyordu.

Chanyeol'ü görmeliydim. Acaba neredeydi? Onu görmek istiyordum fakat o beni görmek ister miydi? Öldüğümü sanmış ve acılı sesiyle bana bağırmıştı fakat ben hâlâ beni görüp görmemek istediği hakkında düşünüyordum. Yine de gitmemeye karar verdim. Onu üzmek ya da canını yakmaktan korkmak berbat bir şeydi ve beni buraya kadar getirmişti. O bana gelene kadar ona gitmesem iyi olurdu çünkü eğer benim hakkımda endişelenmiş ve beni görmek istemişse eminim gelirdi.

Ellerimle gözyaşlarımı silip biraz kalkmaya karar verdim, balkona çıkmak istiyordum. Battaniyemi de alıp biraz düşünmem ve rahatlamam gerekiyordu. Kendi kendime kalmak bu aralar yaptığım en sık şeydi fakat kendimi başka türlü nasıl bu yükün altından kaldırırım bilmiyordum. Chanyeol de yardım etmiyordu bana, ben de bana yardım eden tek kişiyle, kendimle konuşmayı tercih ediyordum.

Biraz gerindikten sonra gözlerimi tam açtım. Etrafa bakmam gerektiğini düşünüyordum. Palyaçonun çıkışı aklıma geliyordu, sanırım artık her uyandığımda ilk olarak etrafa bakacaktım.

Gözlerim yavaşça karanlıkta gezinirken ilk gördüğüm yanımdaki sandalye ve sandalyenin üzerinde kolları bağlı uyuklayan kişi oldu. Biraz korkarak yatakta duvar tarafına doğru kaydım fakat o kişi palyaço gibi rüyamın etkisi falan değildi. Siyah saçları ve üzerinde bu sabah giydiği ve hâlâ çıkarmadığı kıyafetleriyle nerede olursam olayım tanıyacağım Chanyeol'dü. Başı hafif önüne eğildiği için saçları yüzünü kapatmıştı fakat dudaklarını görebiliyordum, dudaklarının kenarları aşağı doğru şekillenmişti. Uyurken bile somurtuyordu.

Dendrophile || Chanbaek Where stories live. Discover now