Bölüm 11

4.3K 470 69
                                    

İlk önce bana bu yazıyı yazmam gerekliliğini gösteren okuyucuma teşekkür ederim. Kendisi vicdanen rahatsız olduğunu dile getirmesi gayet mantıklı. Bende olsam yazardım büyük ihtimalle.

Altair bize(Türke) benzemiyor. Kahraman değil. Aç gözlü, kurnaz filan diyorsunuz. Haklısınız da. Fakat böyle Türk olmaz diye de bir şey yok. Nitekim içimizde kahramanlar, yiğitler olduğu gibi hırsızlar, tecavüzcüler, ensestler(Güncel olay diye yazdım.) gibi kişiler de var. Altair de doğma olarak bir Türk hepsi bu. %100 bizi(Türkü) yansıtacak diye bir şey yok. Bu yüzden böyle ön yargılı olmayın. Altair kullandığı ve kullanacağı benzetmeler, küfürler(Evet olacak abartlı olmadıkça), deyimler gibi şeylerden dolayı bize benziyor.

Yine de tepkiler artarsa hikayenin ismini değiştiririz. Amaç eğlenmek zaten :)

İyi okumalar...

---------------------------------------

Altair, bu bir saat boyunca eğitmenleri uzaktan izleyip onları araştırmak istedi. Yaşlı adamın verdiği eğitimler ve kurnazlığı sayesinde bu onun için çocuk oyuncağıydı.

Eğitmen grubunun lideri Gros yakışıklı sayılacak biriydi. Kahverengi ve dalgalı saçları vardı. Çengel burunlu olmasına rağmen çehresinin geniş olmasından dolayı yüzünde sırıtmıyordu.

Lusia, beş kişilik gruptaki iki kızdan biriydi. Güzelliği ile zekası ters orantılıydı. Onu uzaktan izleyen biri beş dakikada onun zeka yönünden umutsuz bir vaka olduğunu anlardı. Grupta olmasının sebebi Gros'un yakın arkadaşı Kunz'un sevgilisi olmasıydı.

Kunz gruptaki hem kas gücü olarak, hem de eğitmen olarak en güçlü kişiydi. Lakin Gros kadar yakışıklı ve etkileyici değildi. İnsanlarla nasıl konuşacağını bilmeyen biriydi.

Efsy ve Ysfe kardeşlerdi. Efsy kız, Ysfe ise erkekti. Efsy sarışın uzun ve kıvrak hatlara sahip biriydi. Ysfe ise siyah saçlı ve bodur denecek kadar kısaydı.

Altair, eğitmen grubunu gözünü bile kırpmadan izliyordu. Grup yapacakları görev için hazırlık yapıyordu. Önce demirciye uğrayıp, kılıçlarını ve hançerlerini keskinlettiler. Daha sonra aktarcıdan şifalı otlar ve eğitmenler için vazgeçilmez olan konsantrasyon artırıcı haplardan aldılar. Altair, harcadıkları parayı görünce "Tamtamına om iki bakır harcadılar. Buna inanamıyorum. On iki bakır lanet olsun! Umarım ödül iyi bir şeydir. Yoksa onları daha önce çarpmadığım için çok üzüleceğim."

Grubun hazırlıklarının bittiğini görünce koşar adımlarla onlardan önce buluşma noktasına vardı. Kısa zaman sonra da Eğitmen grubu geldi.

Gros parmağı ile Altair'i işaret ederek "Bakın velet bizi bekliyor."

Kunz düşünceli bir tavırla "On beş yaşında filan galiba."

Lusia, Gnos'a bakarak "Ayy... Yakışıklı da sayılırmış. Tabii bizim liderimiz kadar değil." dedi ve göz kırptı.

"Hey, velet ben korkup kaçarsın sanmıştım."[Gros]

"Neden öyle bir şey yapayım efendim. Sizin gazabınızdan korkarım."

"Güzel korku iyidir. Hayatta tutar."[Kunz]

"Bu öğüdünüzü unutmayacağım efendim."

Lusia, Altair'ın yanaklarını sıkarak "Ay sen bayağı akıllı bir çocukmuşsun." dedi.

Altair, utanmış numarası yaparak "Teşekkür ederim güzel abla." diyerek elini öptü. Bu durum Kunz ve Gros'ta ani bir göz kaslarında oynamaya sebep oldu. Bu kas hareketi Altair'ın dikkatinden de kaçmamıştı. Gülümseyerek "Yolumuz uzun hadi gidelim." dedi.

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Where stories live. Discover now