Bölüm 56

3.6K 367 134
                                    

10 gün önce:

Osamq her zaman sabah uyandıktan sonra çiçeklerini sulamaya başlardı. Uyandığında normalde biraz agresif olurdu. Lakin çiçekleriyle ilgilenirken agresif ruh hali kaybolurdu. İri, gri parmaklarıyla çiçeklerine tek tek dokunur, onları severdi. Yine böyle bir gün yaşanırken Orkentin doğu kapısından bir borazan sesi duyuldu. Normalde batı kapısından ya da güney kapısından böyle bir ses duysa çok aldırış etmezdi. Çünkü Altair veya isyancıların geldiğini düşünürdü. Lakin doğu kapısı farklıydı. Oradan kimse gelemezdi. Çünkü oradan gelmek için sarp bir yamaçtan geçilmesi gerekiyordu. Kimse o yolu kullanmak istemezdi. Fakat belli ki biri veya birileri kullanmıştı.

Osamq hemen çiçek bahçesinin avlusuna çıktı. Gözünü doğu kapısına dikti. Sert ve asabi bakıyordu. Çünkü borazanın çalış şekli onda bir huzursuzluk oluşturmuştu. Çok sürmeden bir ork yanına geldi. Bu ork onun şehir güvenliğinden sorumlu orkuydu. Adı Warfu'ydu. Osamq kadar olmasa da iri bir orktu. Sol gözü kördü. Onu bir elf ile savaşırken kaybetmişti. Hatta eğer Osamq, o elfi öldürmese sadece gözünü kaybetmekle kalmayacaktı. BU yüzden Osamq'a bir de can borcu vardı.

"Bey doğu kapı yeşil Ork gel. Savaş 70 ork." (Beyim doğu kapısında yeşil derili orklar var. 70 kişiler. Savaşmak için gelmişler.)

Osamq sinirlenmişti. Yeşil derililerdi. Onlar her zaman gri derileri aşağılarlardı. Onlara göre griler gerçek birer ork değillerdi. Orkların yüz karalarıydılar. Onlarla savaşıp şehrini koruması gerekiyordu ama 70 tane orku yenecek bir gücü pek yoktu. Sonuçta kendisinde hali hazırda savaşabilecek 43 ork vardı. Gerisi maden işçisi ve avcıydı. Aklına bir şey geldi. Altair'in emrini verdiği zırhlar. Belki onlarla bir şansı olabilirdi. Hemen Tosk'un yanına gitti.

"Tosk! Tosk!" dedi Osamq sesi heyecanlı ve öfkeliydi.

"Ne oldu Osamq? Nedir bu acelecilik?" dedi Tosk.

"Bir grup ork şehre saldırmaya hazırlanıyor. Yardımın lazım."

Tosk, bir Osamq'a baktı, bir de şehrin surlarına. "O biraz zor ama... Bir gidip görelim şu orkları." dedi.

Doğu surlarına geldiklerinde 70 kişilik bir ork birliği gördüler. Tosk hemen orkların elindeki silahlara bakındı. Bir süre sonra gülümsedi. "Osamq sakin ol. Bunlar bu silahlarla surları geçmeleri imkansız. Şu ellerindekilere baksana körelmiş baltalar. Üstelik çoğunun sapı kırılmak üzere. Herhangi bir uzun menzilli silahları da yok. Biraz uğraşır giderler."

Osamq, Tosk'un bu sözlerinden sonra rahatlamıştı. Lakin içindeki ork öfkesi dinmemişti. Sonuçta birisi yine onun evine saldırıyordu. Geçen sefer Altair ile tanışmadan iki yıl önce, yine bir grup yeşil derili ork, onların köyüne saldırmıştı. Bir çok orku öldürmüş, yiyeceklerini yağmalayıp gitmişlerdi. Hatta o savaşta Osamq'ın abisi de ölmüştü.

Osamq öfkeli bir şekilde gelen orklara bakarak "Tosk o zırhları yap. Ben intikam alacak. Ben öfkeli." dedi.

Tosk, Osamq'nın kurduğu cümlelerin eklerini yitirmeye başlamasından dolayı içindeki vahşi orkun dışarı çıkmaya başladığını anlamıştı. Tosk "Tamam" diyerek demir atölyesine giderken düşünceliydi. durumu Chengiz'e haber verip vermemek arasında gidip gelmiyordu. Normal bir zamanda böyle bir olayı kesin olarak iletirdi lakin şuan anormal bir durumdu. Efendileri Altair hastaydı. Chengiz'in tüm işi, efendisini uyandırmak için bir tedavi bulmaktı.  Bu yüzden haber vermekten vazgeçti. Atölyeye geçtiğinde ise tüm her cücelere zırhları yapımın hızlanması için emir verdi. 60 tane zırh bitmeden hiç kimse hiçbir iş yapmayacaktı. Kendisi ise Osamq için boş zamanlarında uğraştığı zırhı bitirecekti.

--------------------------------

Üç gün geçmişti. Osamq'nın siniri gün geçtikçe azalmak yerine artmıştı. Üçüncü gün bitkilerini bile sulamayı unutmuştu. Tosk ondan 10 gün istemişti. Fakat Osamq'nın öfkesini dizginleyecek artık gücü kalmamıştı.

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang