Bölüm 32

3.8K 432 24
                                    

Altair, Lissandra'nın yanından ayrılarak avlulu eve gitti. Eve vardığında öğlen saatleriydi. Her öğlen olduğu gibi Baqdall, kızlara ve Chengiz'e eğitim veriyordu. Altair, eğitimi bölerek "ihtiyar konuşmamız lazım." dedi ve sessiz bir yere doğru yürümeye başladı.

Baqdall, Altair'in aceleci tavrından dolayı biraz endişelenmişti. Hemen Altair'in yanına giderek "Ne oldu evlat?" dedi.

Altair derin bir nefes aldı. Heyecanlıydı. "İhtiyar! Artık ticarete başlayalım." dedi.

Baqdall, Altair'in heyecanlı halini görünce, aklına Altair yaşında olduğu anıları geldi. Tebessüm ederek "Tamam başlayalım evlat." dedi ve Altair'in kafasını okşadı.

"İhtiyar, en çok parayı köle ticareti kazanıyor. Fakat tek el halinde gibi. O yüzden güçlenmeden köle ticaretine girmek sadece büyük balığın dikkatini çeker gibi duruyor."

"KÖLE TİCARETİ Mİ!!! İnsanları satarak paramı kazanmak istiyorsun! Unut onu. Çıkar aklından..."

Altair, Baqdall'dan böyle bir tepki beklemiyordu. Şaşkın bir ses tonuyla "Sakin ol ihtiyar. Tamam girmeyiz." dedi ve mırıldandı."Şimdilik"

"Güzel. Bence yeşil ticareti yapalım."

"Yeşil mi? Vay! Ben bunu nasıl düşünemedim. Esrar tabi... Lan ihtiyar az çakal değilsin ha!"

"Esrar mı? O ney?"

Altair, Baqdall'a hafifçe direk darbesi vurarak "Tamam, tamam. Anladım ben seni. Rahat ol, bende. Yalnız esrarı nereden bulacağız ya?" dedi.

"Ne diyorsun hiç bir şey anlamıyorum. Fakat yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum. Benim yeşilden kastım; Şifalı bitkiler, kış için yakacak odun, buğday, çavdar gibi ürünlerdi. Temel ihtiyaca yönelik şeyler.

Altair acı acı Baqdall'a bakarak "Dalga mı geçiyorsun la! Ne otu, ne odunu! Çok para etmez ki onlar."

"Böyle başlayarak yavaş yavaş büyürüz işte. Çevre yaparız. İnsanlar bizi tanır, sever."

" Ya Bağdat! Bir git Allah aşkına! Ben para diyorum. Sen ot diyorsun, sevgi diyorsun."

"Evlat ilk başlarda böyle yavaş yavaş başlanır. Bir anda on basamak atlanmaz."

"On basamak atlayalım, demedim. Fakat birde çok az..."

"Bu işler böyle başlar. Bir bir..."

Altair işi uzatmanın bir faydası olmadığını düşünerek "Peki." dedi. Kafasında derin düşünceler vardı.

"Tamam yarın yola çıkar, civar köyleri gezeriz. Mahsulleri sorarız. Fiyatta anlaşırsak satın da alırız. Tabi biz mahsulleri alıp getirene kadar, evin arkasında ki yıkık ambarın da tamir olması gerekiyor."

"Ben Chengiz ile konuşurum. Ambarı yaptırır. Yarın sabah yola çıkıyorsak ben çarşıya alışverişe gideyim."

"Tamam."

"Chengiz baksana bir bana."

Chengiz koşar adımlarla Altair'in yanına gitti. "Buyurun efendim."

"Chengiz, al şu parayı. Çarşıya git. En ucuz ve bir o kadar kaliteli olacak şekilde ambarı tamir ettir. Biz dönene kadar bu işi hallet."

Chengiz hafifçe eğilerek "Peki efendim." dedi.

Gece olduğunda Altair, sessizce kızların ve Chengiz'in kaldığı odaya girdi. Tam Chengiz'i uyandıracaktı ki, Chengiz çoktan uyanmış kocaman gözlerle ona bakıyordu.

Altair kendine bakan iki koca gözü görünce istemsizce korktu. "Hıı aannaanııı!"

Chengiz hemen yataktan kalkarak "Buyurun efendim." dedi.

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin