Bölüm 48

2.8K 396 106
                                    

Altair hala zıpladıkları mesafeye şaşkın şaşkın bakarken içerden bir kız çığlığı duyuldu. "İMDAAAT!" Osamq hemen binanın kapısından içeri girmeye kalkınca Altair onu durdurdu.

"Ne yapıyorsun lan?!"

"Kızı kurtarmaya içeri giriyorum. Belli ki yardıma ihtiyacı var."

Altair boş boş bakan gözlerle Osamq bakarak "Osman yavrum azıcık mal mısın?" dedi.

Osamq iri parmaklarıyla kafasını kaşıyarak "Ne kadar da kırıcısınız Altair bey." dedi.

"Bak kibarım, biz neredeyiz?"

"Madenin içinde uçan bir evin önündeyiz."

"Di mi? Lan Allah'ın unuttuğu bu yerde bir kızın ne işi var? Otlar sende eroin etkisi yapıyor bak! Düşünme yetini kaybediyorsun."

"İyi de içeriden imdat seni geldi. Sizde duydunuz."

"Kibarım niye zekan basmıyor ki! Tuzak lan tuzak işte! Senin camış gibi atladığını duyunca bizim geldiğimi anladılar. Şimdi de bizi tuzağa çekmeye çalışıyorlar. Azcık oksijen Osmancım. Azıcık temiz hava lütfen. Ork geldin ot gideceksin valla."

Ses bir kez daha duyulmuştu. "İMDAT LÜTFEN YARDIM EDİN!"

"Efendi Altair, bakın bir daha yardım istedi. Bence yardım etmeliyiz."

"İnan Osman sana ihtiyacım olmasa, seni ön kapıdan salardım lakin hedeflerim büyük. O yüzden şimdi beni izle." Altair dediği sırada Osamq çoktan ön kapıyı açmış "Kimse var mı?" diye sesleniyordu.

Altair elini yüzüne götürerek "Allahım! Beni kimlerle intiham ediyorsun, yarabbim!" dedi. Daha sonra ekledi. "Bekle geliyorum. Allahın ot kafalı orku. Bekle!"

Altair ve Osamq içeri girdiklerinde binayla ilgili bir gariplik olduğu anlamışlardı. Çünkü içerisi dışarısına nazaran çok büyüktü. Belli ki bina üstünde boyutsal bir büyü vardı. Ses bir kez daha duyuldu. "İMDAAT!" Osamq sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Her adımında yer hafifçe titriyordu. Altair ise çoktan Dolar ve Avro'yu çağırarak elbisesinde gizlemişti. Osamq'ı takip eden Altair bir salona gelmişlerdi. Salonun tüm duvarlarında portreler vardı. Portrelerde hep aynı kişi vardı. Uzun, simsiyah saçlı bir kız. Kızın gözleri kıpkırmızıydı. Çoğu kişinin hayatlarında gördüğü en güzel kız olabilirdi. Osamq iri parmaklarıyla portenin birine dokunarak "Güzel. Çok güzel bir insanmış." dedi.

Altair ise Osamq koluna hafifçe vurarak "İnanma Osamq. Biz kızın fotoğrafına asla inanma. Çünkü 100 kiloyu 40 kilo gibi çekerler. Kazma burnu, fındık yaparlar. O paspal saçları, gökkuşağı gibi boylarlar. Osmanım inanma senin de hayallerini yıkmasınlar. Benim geldiğim yerde, kaç delikanlının hayallerini yıklı bu cadılar. Onlar master of fotoshop olarak doğuyorlar." dedi.

"Master of fotoshop'ta nedir?"

"Çok güçlü bir büyü. Bir illüzyon büyüsü."

"Altair bey gerçekten çok deneyimli birisiniz. Size hayran olmamak elde değil."

"Hayat işte Osmanım. Biz hayaller ve hayatlar köprüsünden çok şey kaybederek geçtik." dedi ve mırıldandı. "Di mi Cavidan?!"

Salonun üst katına çıkan merdiveninden bir topuklu ayakkabı sesi gelmeye başlamıştı. Belli ki biri aşağı iniyordu. Altair ve Osamq savaşmak için hazır bir şekilde, gözlerini merdivene dikmiş bekliyorlardı. Kısa süre sonra merdivenden kıpkırmızı elbiseli bir kadın indi. Kıyafetin en dikkat çeken yanı göğüs dekoltesiydi. Kadın, hafif uzun olan köpek dişlerini göstererek elindeki kadehten bir yudum daha aldı.

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin