Bölüm 25

3.7K 464 89
                                    

Altair yeniden başladığı noktaya geri dönmüştü. Nereye gideceğini bilmiyordu. Bahçenin mermerden yapılmış, işlemeli bir bankına oturdu. "Bir Üniversite kadar büyükmüş okul. Bildiğin samanlıkta iğne aramak..."

Bu esnada kızın biri Altair'in yanına gelerek "Selam öküz." dedi.

Altair şöyle bir kafasını kaldırdı. Bir kaç saniye baktıktan sonra "Tanışıyor muyuz bayım?" dedi.

Kız, kısa süreli bir şok yaşadıktan sonra öfkeyle bağırmaya başladı. "Öküz! Bak yine aynısını yaptın! Kızım ben, kız! Hmph!"

Altair, kıza bir sağdan bir de soldan baktıktan sonra "Gerçekten çıkaramadım. Üstelik kızdan çok, bebek yüzlü oğlana benziyorsun." dedi.

Kız öfkeyle yumruğunu sıktı ve "Bir daha bana oğlan dersen, seni... Seni... Babama söylerim!"

Altair hiç cevap vermeden banktan kalktı. "Ya onu bunu bırak ta. Madem tanıyorsun beni. Söylesene benim hangi binaya gitmem gerek."

Kız şaşkın şaşkın baktı. "Bak şu bina elektrik. Şu ise toprak. Şu da su. Senin yatkınlığın ney?"

Altair boş boş kıza bakarak "Bilmem..." dedi.

Kız gülerek "Nasıl bilmiyorsun? Çağır kitabını bakalım." dedi.

Altair kitabı çağırdığında kız biraz üzülmüş biraz da şaşırmıştı.

"Neymiş benim yatkınlığım?"

"Şey... Nasıl desem. Yokmuş."

"Nasıl yokmuş? İyi bak."

"Bak kitabının ortasındaki gri küreyi görüyor musun?"

"Evet."

"İşte o senin yatkınlığı gösteriyor. Seninki gri yani yok." dedikten sonra kız kendi kitabını çağırdı ve Altair'a göstererek "Bak benimki kırmızı renkte yani ateşe yatkınlığım var."

Altair kızı kitabını bir kaç saniye inceledikten sonra "Harbi harbi kırmızı ha. Neyse yatkınlığı olmayanların yeri nerede?"

Kız biraz çekingen biraz da üzgün "Şey... Onların yerleri yok. Sonuçta sayıları çok az. Bence sen müdürle görüşsen iyi olacak." dedi.

"Peki. Onun odası ya da binası nerede?"

Kız parmağı ile "Şu binanın arkasındaki iki katlı bina. Üzülme o kadar. Bence sen güçlüsün." dedi.

Altair ise umursamaz bir tavırla "Üzülmüyorum ki. Hatta umurumda bile değil. Eğitmen olmak ilgimi çekmiyor. Neyse sonra görüşürüz." diyerek kızın yanından ayrıldı.

Altair binayı bulduktan sonra içeri girdi. Kapıda bir güvenlik duruyordu. "Bakar mısınız? Ben müdür beyle görüşmek istiyorum."

Güvenlik, Altair'i şöyle baştan aşağı bir süzdü. "Ne için görüşeceksiniz? Kim geldi diyeyim."

"Yeni kayıt olan öğrencilerden Altair geldi de. Yatkınlıkla ilgili görüşecekmiş de."

Güvenlik az ileride oturan resmi kıyafetli birinin yanına gitti. O da Altair'a bir bakış attıktan sonra üst kata doğru çıktı. Geçen beş dakikanın ardından tekrar geldi ve Altair ve güvenliğin yanına gelerek "Beni takip edin." dedi.

Altair, resmi kıyafetli kişiyle birlikte üst kata çıktılar ve işlemeli büyük bir kapının önünde durdular. Resmi kıyafetli kişi kapıyı çalarak "Müdire hanım, Altair beyi getirdim." dedi.

İçeriden "Gelsin." kelimesi yükseldikten sonra Altair içeri girdi.

Altair, içeri girdiğinde direk odanın ihtişamına kapıldı. Son derece düzenli ve gösterişliydi. Büyük bir akvaryum, yine büyük bir kitaplık, işlemeleri ile kendine hayran bırakan bir masa, koyu kırmızı altın varaklı perdeler.

Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...Where stories live. Discover now