BÖLÜM 35

304 25 4
                                    

Bugün Son Naeun aşkımın doğum günü. İnşallah bu yaşı ona mutluluk,huzur,başarı getirir. Onu çok seviyorum. İyiki doğdun Apink'in prensesi💕

Jungkook'un ağzından
Naeun'ı aramaya çıktık. Saatlerdir yoldaydık. Kızlar ikide bir arayıp haber alıyordular. Onlara artık aramamalarını bulunca bizim onlara haber vereceğimizi söyledik.

Arabada arka koltukta oturarak camdan dışarıyı izleyip ağlıyordum. Aklıma Naeun ile olan anılarım geliyordu. Onu çok üzmüş,yıpratmıştım. Ama hepsi onun iyiliği içindi. Hepsi onun içindi. Onu çok özledim. Umarım sağ salim bulurum sevgilimi. Onu bir daha asla bırakmam,asla.

"Çocuklar! Bakın şurada eski bir depo var. Çok yaklaşmadım. Hatta önünde de araba var. Bence burası. Girip bakalım mı?" Namjoon hyungun sesi ile ona ve dediklerine dikkat ettik. Hemen göz yaşlarımı silip kendime geldim. "Evet, burası olabilir. Hadi inip bakalım." Suga hyungun komutu ile herkes arabadan indi.

Umarım buradasındır Naeun.

Yavaş adımlar ile deponun kapısına ulaştık. Önde Namjoon hyung olmak üzere sıraya girdik. Namjoon hyung yavaşça deponun kapısını açtı. Sırayla ses çıkartmadan içeri girdik.

Herkes etrafına baka baka yavaşça,ses çıkarmadan ilerliyordu. Önümüzde birileri vardı, konuşuyordular. Kenara çekilip onları dinlemeye başladık.

EunHe'nin sesine benziyordu birisinin sesi. Kesin EunHe benden intikam almak için böyle birşey yapıyordu. Ama onu yakalayıp bir güzel bezeteceğim.

"Naeun için bana hemen ilk yardım çantasını getir. Çabuk." Diyen EunHe ile gözlerim bir anda açılmıştı. Naeun'a birşey mi olmuştu? Benim sevgilime birşey mi yapmıştı o it? Sinirle ilerlerken Suga hyung kolumdan tuttu. "Sakın Jungkook. Herşeyi mahvedeceksin. Sinirlerine hakim ol." Diyince geriledim. Ama sinirlerim kat sayısına yükselmişti.

EunHe'nin dediği ile çocuk koşarak gitti. EunHe ise korku ile bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu. Naeun'ıma ne yaptıysa onu geberteceğim.

Çocuk elinde çanta ile hızla gelip, çantayı EunHe'ye verdi. EunHe de hızla çantayı alıp koşarak alt kata indi. Suga hyung hemen koşarak çocuğa doğru gitti ve çocuğun arkasından kafasına sert bir darbe attı. Çocuk yere yığılınca bize eli ile gelin işareti yaptı,bizde hemen koşarak gittik.

Ben hemen aşağıya doğru koşarak indim. Hemen kapıyı açıp girdim. Ama gördüğüm görüntü karşısında tüm sinir bedenimi etkisi altına almıştı.

EunHe Naeun'ı bir koltuğa yatırmıştı. Naeun ise uyuyordu ve EunHe Naeun'a doğru yaklaşıp öpecekti ki ben girdim ve dönüp bana baktı.

Sinirle ona doğru ilerleyip yumruğu yapıştırdım. Bu sırada da Naeun uyanmıştı. Beni görmeyi beklemiyordu ki gözlerini kocaman açtı. Ama ben şuan EunHe ile uğraşacaktım. Daha sonra ona dönecektim.

EunHe de yerden kalkıp bana doğru geldi tam yumruk atacakken kolunu tuttum. Ve karnına dirsek attım. Nefessiz kalıp yere yığıldı. Üstüne oturup yumruklarımı sinirle hızlı hızlı suratına geçirdim.

Çocuklar gelip beni üstünden çektiler. Sinirle bağırmaya başladım. " Lan seni bir daha Naeun'ı yanında görürsem öldürürüm anladın mı beni? O yanık suratını bir güzel bir daha yakarım. Sevgilimden uzak dur lan. Seni doğduğuna pişman ederim anladın mı beni? Çık hayatımızdan. Naeun benim anladın mı? O benim! Senin değil, asla da olmayacak. Şok şunu beynine. Birbirmizi biz çok seviyoruz, çekil artık aramızdan. Bize acıdan başka birşey vermiyorsun." Sonlara doğru sesim kısılmıştı.

Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Naeun kalkmış ve yavaş adımlar ile önüme gelip durmuştu. Ağlıyordu. Bir süre suratıma bakıp daha sonra ise sıkıca sarıldı bana. Bende o özlediğim kokuyu derince içime çektim.

Öptüm. Çok özlemiştim. "Jungkook." Dedi sessiz bir şekile. Ayrılıp ona baktım. "Efendim." Dedim sakince. Göz yaşlarını sildim baş parmağım ile. "Canım acıyor." Diyince hemen her yerini inceledim. Her yerinde camlar vardı. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Benimde canım yanıyordu.

Hemen koltuğa oturttum onu ve ilk yardım çantasını açıp hemen camları çıkartmaya başladım.

Acı ile her çığlık atışında gözlerimden yaşlar akıyordu. "JUNGKOOK! ACIYOR! ACIYOR! BIRAK YAPMA!JUNGKOOK!" Diye her bağırışı içimi acıtıyordu. Ama yapmak zorundaydım. Eğer yapmazsam olmazdı. "Aşkım. Özür dilerim ama yapmak zorundayım. Lütfen sık dişini az kaldı. Çok özür dilerim. Seni seviyorum." Diyip alnından öptüm. İşime devam ettim.

Çığlık atıyordu gene ama dayanmaya çalışıyordu. Camları çıkartmıştım. Zorlu bölüm bitmişti. Ama çok fazla kan vardı. Şimdilik bezle mikrop kapmasın diye sildim. Evde banyo yapardı o zaman kanlar çıkar. Ben silerken o çığlık atıyordu. İşim bitince  bezi kenara koyup ılacı alıp pamuk yardımı ile yaralara sürdüm. Daha sonra da küçük kesiklere yara bandı yapıştırdım, büyük yaraları da sargı bezi ile sardım.

Bitince hemen sevgilime sarıldım, saçlarını okşadım, öpüp,kokladım. O da bana sarıldı. Omuzumda ağlamaya başladı. Bende göz yaşları döktüm.

Ayrılıp göz yaşlarını sildim ve kucağıma alıp dışarıya doğru ilerledim.

Arabanın arkadaki açık kısmına koydum. İkimiz orada baş başa oturabilir ve o iğrenç depodaki o hava yüzünden kötü durumda olduğu için Naeun'ın güzel hava alması gerekliydi. O yüzden oraya koydum onu. Yanıma su,yiyecek birşeyler ve örtü aldım. Örtüyü üstüne örtüp suyu açtım ve içirdim. Yiyecek birkaç şey verdikten sonra da çocuklar arabaya bindiler ve haraket ettik. Bende Naeun'ın yanına geçtim.

Başını hemen omuzuma koymuştu. "Herşey için özür dilerim." Dedim ve gözümden bir damla düştü. Alamadığım uykularıma geri dönüş yaptım.

Naeun'ın ağzından
Uyandığımda güzeller güzeli yatağımda yatıyordum. Eve gelmiş olmanın verdiği mutluluk ile ayağa kalkmaya çalıştım ama yaralarım yüzünden kalkamadım ve acı çığlık ile geri yattım. Çığlığım ile yan tarafta yatan Jungkook hemen kalkıp yanıma geldi.

"İyi misin aşkım? Birşeyin var mı?" Dedi acele ile. Hafif gülümsedim. "İyiyim. Birşey yok." Dedim küçük bir 'oh' çekip yanıma gelip yattı. Gülümseyip güzel yüzünü izlemeye başladım. O da beni izliyordu. "Özür dilerim. Ama herşey senin içindi." Dedi gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Canım acımıştı. "Biliyorum aşkım. Ben seni çoktan affettim zaten. Geçmiş geçmişte kaldı. Konuyu kapatalım olur mu?" Dedim ellerimi yanaklarında gezdirerek. Gözlerini usulca kapatıp başını salladı. Yanağındaki elimi tutup avucumun içini öptü. Kalbim deli gibi atıyordu.

"Seni çok seviyorum aşkım." Dedi ve belimden tutup kendisine çekip sarıldı.  "Bende seni aşkım." Diyip saçlarını okşadım ve küçük bir öpücük kondurdum. Benden hiç ayrılmasın istiyordum. Onu o kadar çok seviyordum ki. Onun için herşeyi yapardım. O benim için benden daha değerliydi. Ona verdiğim değerin onda birini kendime vermiyordum.

Umarım bundan sonra herşey güzel olur ve ikimiz de normal iki sevgili gibi olabiliriz. Kötü anılarımızdan çok güzel anılarımız olur umarım. Artık güzel şeyler olsun istiyordum. Bir müddet böyle düşüncelere daldıktan sonra Jungkook'un hiç sesinin çıkmadığını fark edip seslendim. "Jungkook?" Cevap yoktu. Bir kere daha seslendim. "Aşkım uyudun mu?" Dedim ama gene ses yoktu. Büyük ihtimal uyumuştu. Yüzünüzü birazcık daha inceledim. Cidden çok güzeldi yüzü. Herşeyi ile çok güzeldi. Onu herşeyden çok seviyordum ve ona bir kez daha aşık oldum. İyiki varsın Kookie.

YANLIŞ NUMARA |JJK| • |SNE|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin