BÖLÜM 42

247 23 11
                                    

Gözlerimi açtığımda eskiden benim odam olan şuan ise Seeun'ın olan odada olduğumu fark ettim. Bayılmıştım büyük ihtimalle. Ayağa kalkıp terliklerimi geçirdim ayağıma. Odadan dışarı çıkıp anneme seslendim. "Anne!" Ses gelmeyince tedirgin oldum. "Anne!"

"Aa! Abla uyanmışsın annem misafir geldi de onunla ilgileniyor. Oturma odasında." Kafamı sallayıp oturma odasına doğru ilerledim Seeun'da benimle geldi.

Gördüğüm kişi ile ufak çaplı bir şok geçirdim. "Ne işin var burada?" Diyince annem ve Jungkook beni fark edip bana baktılar. "Ayıp değil mi kızım? Misafir o. Gel otur."

"Ayıp falan değil anne. Bana onu savunma. Kardeşiz ne Jungkook? Amacın neydi senin? Neden bana,bize bunu yaptın? Neden?" Bağırmaya başlamıştım. Jungkook ise öylece duruyordu. Yanına doğru gittim. Başını eğmiş oturuyordu. Bacaklarının önüne oturdum ağlıyordum. Hıçkırıklarımdan kurtulup tekrar konuştum. "Konuş. Bişi söyle. Susma. Neden yaptın ya neden? Ben bunu hak etmedim." Ayaklarının üstünde elimi koyup kafamı ellerimin üstüne koyup ağlamaya devam ettim. Daha fazla konuşmaya halim yoktu. Onun konuşmasını bekleyecektim.

"Naeun?" Sessizce adımı söyleyince başımı kaldırıp ona baktım. O da benimle birlikte başını kaldırdı. O da ağlıyordu.

"Ben özür dilerim. Ama böyle olması gerekiyordu. Biz olamazdık. Seni öldürecektiler. Herşeyi senin için yaptım ben. Beni suçlayamazsın. Çünkü seni korumaktan başka birşey yapmadım ben."

"Anlamıyorum. Kim? Beni neden öldürecekti? Baştan anlat herşeyi."

"Anlatmam birşeyi değiştirmez. Seninle ben olamayız. Anla bunu. Lanet olsun ki seni çok seviyorum. Ama olamayız işte olamayız. Anla bunu. Senden tek isteğim sadece arkadaş olarak kalalım. Herşey için üzgünüm. Seni sevdiğimi bil, ayrıca herşeyi senin için yaptığımı da. Buraya da senin için geldim. Annene seni ne kadar çok sevdiğimi anlattım. Ama biz olamayız. Arkadaş olarak devam edelim Naeun. Üzgünüm."

"Seven böyle mi yapar!? Gerizekalı! Senden nefret ediyorum! Aptal! Senden nefret ediyorum! Nefret!" Annemle kardeşim sakinleştirmeye çalışıyordular ama bir faydası olmuyordu. Jungkook'tan uzaklaştırdıkları an Jungkook ayağa kalktı. Annemin ve kardeşimin elini kollarımdan çekip kendisi tuttu ve ayağa kaldırdı. Sakinleşmeye başlamıştım. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

"Acıtmayın canını." Annemlere bakarak söyledi daha sonra bana bakıp devam etti. "Sinirle söylediğin için birşey demiyorum. Ama şunu bil o sözler kalbime bıçak gibi saplandı. Kalbim kanıyor, canım yanıyor. Bunları bil. Ayrıca 'seven böyle mi yapar?' dedin ya. Aynen öyle Naeun. Seven, sana değer veren kişi seni korumak için kendisi ölüme gider. Sevmeyen ise 'aman banane bu kızı öldürecekler ne de olsa benimle bir işleri yok' diyip siktirip gider ama lanet olsun ki ben seviyorum ve senin için ölmeyi göze aldım. Anladın mı? Şimdi hâlâ beni suçlamaya devam mı edeceksin?"

Bir hıçkırık çıktı ağzımdan daha sonra da ağlamaya kaldığım yerden devam ettim. Gözyaşlarım bitmek bilmiyordu.

"Herşey bitti dimi?" Dedim sessizce. "Üzgünüm." Dedi ve yanağıma bir öpücük bırakıp evden çıkıp gitti. Arkasında yıkık birisini bırakarak.

Jungkook'un ağzından
Artık cidden yoruldum. Hayata dair tüm umutlarım yerle bir oldu. O kadar kötü bir haldeyim ki ben bile kendime acıyorum. Naeun'ı kaybetmemek için onu üzüyorum ama yapacak başka birşeyim yok. Birbirimizden ayrı olmalıydık. Yoksa bir daha birleşme umudumuz asla olmazdı.

Şuanda pek yok ama o zaman hiç olmazdı. İkimizde ebediyen ayrı yaşardık. Çünkü o zaman Naeun ölmüş olurdu. Gerçi o ölürse bende ölürdüm ama o dünyada Naeun yanına yaklaştırır mı bilemem. Saçmalıyorum biliyorum ama hiç iyi değilim.

Kore'ye döner dönmez Naeun'ın annesinin yanına gideceğini biliyordum. Şu kardeş meselesine kafayı baya taktı. Tabi bende yalan söylediğim için Naeun konuşmayı yaptığı sıralarda Naeun'lara gitmeye çalışacaktım. Ama pek öyle olmadı. Annesi Naeun'a herşeyi anlatmıştı ve Naeun'da bayılmıştı.

Aslında Naeun'ın bayılması iyi oldu. Rahatça annesi ile konuşabilirdim. Annesine 'Naeun'ı çok sevdiğimi söyledim. Herşeyden çok. Bu yüzden ondan uzak durmam gerektiğini yoksa Naeun'ın öleceğini' falan söyledim. Annesi 'onu ne kadar sevdiğimi anladığını ama ölme mevzusunun ne iş olduğunu' sordu. Daha sonra buluşup bu konuyu konuşmak için sözleştik. Naeun'ın hiçbir şeyden haberinin olmaması gerekiyordu.

Naeun uyandı ve ortalık karıştı. Onu son kez yanağından öpüp evden çıktım. Zaten iyi değildim iyice fena olmuştum. Ağlaya ağlaya bağıra bağıra bir deniz kenarına gittim. Gökyüzüne bakıp ağlamaya devam ettim. Herşey beni çok yormuştu. Daha çok gençtim bu yaşımda yaşadığım şeyler fazlaydı. Hyunglarım gibi bir sevgililik istiyordum. Başka hiç birşey istemedim. Ama olanlara bakın. Naeun'ı adam gibi bir kere bile öpemedim, sarılamadım,kokusunu alamadım. Aklıma anılarımız geldikçe daha da ağlamaya başladım. Naeun benim için dünyaya inmiş bir melekti.

Onsuz hiç birşeyin tadı tuzu yoktu.

Eve geri dönmek için ayağa kalkacaktım ama ayaklarımı resmen hissetmiyordum oturduğum yerden kalkamadım bende burada kalmaya karar verdim. Merak eden arayan olursa telefonum yanımdaydı arardım gelmelerini isterdim. Ama onlar aramadan aramayacaktım.

Telefonumun çalması ile düşüncelerimden kurtuldum.

"Hey Kookie. Eve gel artık." Jimin hyungdu.

"Hyung?"

"Efendim? Sen iyi misin? Sesin garip geliyor."

"Hyung. Ben hiç iyi değilim. Gelip beni alabilir misin?"

"Tabiki. Neredesin? Söyle hemen gelip alayım."

On dakika civarında gelen Jimin hyung ile o tarafa döndüm. Beni görünce bir an afalladı ama daha sonra hemen yanıma gelip kollarımdan tutup kaldırdı ve arabaya oturttu.

Birşey sormadı çünkü biliyordu. Herşeyi anlattığım tek kişi oydu.

Naeun'ı merak ediyorum. Kendime ayıracak düşüncem bile yok. Sadece Naeun. Benim için sadece Naeun.

YANLIŞ NUMARA |JJK| • |SNE|Where stories live. Discover now