-2 -

39.5K 1.8K 198
                                    

- gelin adayı -
Bugün her günden başka bir gündü.  Hissediyor du Rüveyda Hanım,  bugünün diğer günlerden bir farkı vardı da neydi acaba bu farklılık?
Mert Ayaz'ı işe uğradıktan sonra,  masada duran kahvaltılıkları yavaş hareketkerle buz dolabına kaldırdı.
Ara sıra olduğu gibi ayağına yine ağrı girmişti.

Saat dokuzda her perşembe olduğu gibi mukabeleye gidecekti.
O vakte kadar ortalığı toparlayıp, pencere önündeki çiçeklerini suladı .
Şu çiçeklerin ah bir dili olsaydı da konuşsaydılar , ne çok istiyordu evin her odasında,  bahçenin her bir köşesinde salına salına dolaşan bir gelini...

Niyeydi bu inat ? Yirmi dokuz yaşında bir adam niye yuvasını kurmak istemezdi ?
Yine gözleri doldu. Derin bir' ah' çekti. Kocası hayatta olsaydı,  acaba Mert Ayaz yine bu kadar inatçı olur muydu?
Bir zaman oturdu cam kenarına , gözleri uzakları deldi geçti. Sonra duvarda asılı saate kaydı gözleri , yirmi dakika kadar bir zaman kalmıştı mukabeleye .
Ağrıyan ayağına inat yürüyüşünü hızlandırıp odasına girdi. Kıyafetini değiştirip,  banyoda abdestini tazeledi. Hazırdı artık yola çıkmaya. .....

Halide'nin yukuş yukarı evinin merdivenlerine gelene kadar nefes nefese kalmıştı. Biraz merdivenlerin korkuluğuna yaslanıp nefesini düzene girmesini bekledi.
Kendini iyi hissettiğine kanaat getirdiği vakit kapının ziline dokundurdu uzun biçimli parmaklarını. ...
Çok beklemedi , kapıyı evin ortanca kızı Ayla açtı. Ne çok istemişti bu kızı oğlu Mert Ayaz'a da , inatçı oğlu bir türlü kabul etmemişti!
Ne de uysal, hanım hanımcık bir kızdı Ayla. Pişirdiği yenir, yaptığı iş öve öve bitmezdi!
Bilirdi Rüveyda Hanım,  oğlunda da gönlü vardı Ayla'nın da Mert Ayaz istemezdi ne yapsın kadıncağız.

Selam verdi Ayla'ya girdi içeri. Tüm kadınlar gelmişti lâkin Hafız Ayşe Hanım henüz gelmemişti. Selam verip boş bir yere oturdu. Oturmasıyla birlikte ister istemez ortalıkta dönen dedikoduya kulak misafiri oluvermişti.
Kadınlar kendi aralarında emekli kaymakam Ekrem Beyin kızı Elif'i konuşuyorlardı. Biliyordu Elif'i de, ahlâkı için pek iyi şeyler söylenemezdi. Halbuki gerek annesi olsun gerek babası Ekrem Bey olsun ne iyi insanlardı öyle. Yanında oturan Raziye'nin sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı.

"Yahu hanımlar bu kız kaymakam beye hiç çekmemiş zavallı adam bu kız yüzünden bir gün kahrından ölecek. Adam beş vakit namazlarını kılar kaza namazlarını eda eder hiç bir ibadetini kaçırmaz , küçük hanım ise gece barlarını arkadaş toplantılarını kaçırmaz . .

"Öyle bacım kız kısmı ecik oturaklı olur ."

İyiden iyiye emekli kaymakam Ekrem Bey'in biricik kızının dedikodusu kaynayan kazan misali kadınlar arasında kaynamaya başlamıştı ki, Hafız Ayşe Hanım'ın sesi ile herkez susmak zorunda kaldı.

"Hanımlar hanımlar buraya dedikodu yapmaya mı geldiniz yoksa Allah'ın kelamını okuyup dinleneyemi geldiniz ?"

Hafız Ayşe Hanım 'ın sesiyle herkes derin bir sessizliğe gömüldü. Haklıydı Hafız Ayşe Hanım.  Haklılığını kabullenip herkez derin bir sessizliğe gömüldü.

....

Neden olmasın dı? Aklına daha önce bu fikir gelmediği için kendine kızıyordu.Her daim baş yastığı birbirine eş olmak zorunda da değildi.
Hem Mert Ayaz her genç kızın hayalini süsleyecek kadar yakışıklı, kötü hiç bir huyu olmayan, namazında niyazında imanlı bir gençti ,ondan iyisini mi bulacaktı ? Bu düşünce aklına yattı. Geçmişi biraz düşününce Kaymakam Ekrem Bey'in üzerlerinde çok emeği vardı. Öyle bir adamdan böyle bir evlat!

Bir anda gözleri önüne geçmişin acı hatıraları geldi. Çaresiz bir şekilde oradan oraya koştururken,  imdadına Ekrem Bey yetişmişti.
Kocası patronunun ihmali yüzünden feci bir şekilde can verdiğinde tazminatını yine Kaymakam Ekrem Bey aracılığı ile ödetilmiş, dul maaşına başlatılmış, en önemlisi gözünün nuru oğlu kaymakam beyin yardımları karşılığı burslu olarak okutulmuştu. ilk okul, orta okul, lise ve üniversite hepsinde de yanlarında olmuştu. Dahası da vardı bu iyiliklerin. Mert Ayaz üniversiteyi bitirdiği vakit aramış, ' eğer istiyorsa yurt dışında eğitimine devam edebileceğini 'söylemişti.
Bu kadar iyiliğin altında eziliyordu Mert Ayaz.  Nazik bir şekilde reddetmişti bu güzel teklifi....
Şimdi vefa zamanıydı. Onca iyiliğin bu karşılığı olamazdı lâkin Rüveyda Hanım'ın aklına bundan daha iyi bir fikir gelmedi.

Hovarda  ✔   RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin