~33~

18K 1.1K 258
                                    

Engin ve Asuman'ın yüzüklerinin takılmasından bir yarım saat sonra erkek tarafı ,Mert Ayaz ve Vedat müsade isteyip ayaklandılar.
Ev sahipleri kapıya kadar uğurladı onları.
Herkesin yüreğinde huzur sarmaşık misali sararken, hepsinin de ortak düşüncesi gecenin güzel bitmesiydi.

"Gençler size çok şey borçluyuz. Utku ile bizim haylazı barıştırmanız da ne iyi oldu. Hepinizden Allah razı olsun "

"O nasıl söz Fehim Amca? Görevimiz bizim, anca beraber kanca beraber "

Başı önde onların konuşmasını dinleyen oğluna bir bakış attı Fehim Bey. " Herşey benim aklı bir karış havada oğluma müstahak amma ki neylersin, evlat atsan atılmaz satsan satılmaz "

"Fehim amma da yaptın ayol ! Çocuğun sevmekten başka ne suçu var ?"

"Dönsel sokak ortasında açtırma ağzımı! Ne suçu mu var? Herşeyin bir adabı var hanım! Utku ne yüce gönüllü bir delikanlı ki, hemencecik affediverdi bizimkini "

"Vallahi şaşırdım bende, çocuk nasıl kabul etti tam olarak anlamış değilim"

"Dönsel Teyze, Utku'nun esasında tertemiz bir günlü var. Küslük, kin ve nefrete yer yok onun gönlünde. Bakma biraz kırgın bizimkine, o da zamanla geçer "

Yol ayrımında herkes kendi sokağına giden yola doğru yürüdüler. Gecenin güzel bitmesi hepsi için iyi bir sonuçtu.

Omuzuna emaneten astığı ceketi, dininde tatlı bir ıslık ile demir kapının önüne geldi. Özlemişti karısını annesini. Elleri cebinde bir süre evin yanan ışıklarına baktı.
Ağır ağır merdivenleri çıkıp, çaldı kapının zilini.

Kapının arkasından, " Kim o?" diye gelen cılız, tatlı sese karşılık, " Ben geldim " dedi.

Elif kapıyı açıp, kenara geçti. "Hoş geldin "

Mert Ayaz kapıyı arkasından kapattı. Yaklaştı karısına, hasretle sarılıp, çekti kendine doğru. " Hoş buldum" diyerek , karısının alnına öpücük kondurdu.

"Annem uyudu mu? "

"Yok " dedi, Mert Ayaz'ın ceketini alırken Elif . "Daha uyumadı. Sana diyecekleri var"

"Allah Allah. Ne diyeceğinden senin haberin var mı?"

" Az çok birşeyler biliyorum lâkin annem söylemek istedi "

Solona geçti, herzaman ki gibi annesi elinde şişler örgü örüyordu. Annesine yakıştı. Tuttu pamuk gibi yumuşacık elleri, usulca öptü.

"Annem ne diye kendini yoruyorsun ?"

Gülümsedi Rüveyda Hanım, "Çalışan demir paslanmaz, bilmez misin sen?"

O da annesine bakıp gülümsedi, "Gözlerin ağrıyor sonra "

" Bana birşey olmaz dert etme . Ne oldu sahi Engin ve Asuman'ın işi? "

" Yüzükleri takıldı. Bir ay sonraya da düğün olacak "

" Utku ne diyor bu işe, barıştı mı Engin ile? "

" Barıştırdık çok şükür "

"Rabbime şükürler olsun. " sonra heyecanla Mert Ayaz'ın elini tuttu." Az daha unutuyordum. Bugün İdris Emicen aradı, küçük oğlu Niyazi kız kaçırmış. Ortalık duruluncaya kadar bizim bu kaçakları buraya göndermiş. Bir kaza bela olmasın diye tedbir alıyor emicen. Onlar da kızın ailesi ile aracılar vasıtası ile orta yolu bulmaya çalışacaklarmış "

Hovarda  ✔   RaflardaWhere stories live. Discover now