~26~

19.8K 1.2K 71
                                    

Elinize bir cam tabak aldığınızda, onu hızla yere çarpıp kırılmasını sağladığınız da nasıl ki parçaları birleştiremiyorsanız, kırılan kalbi de bir iki cümle ile tamir edemezsiniz!

Mert Ayaz'ın özür dilemesi üzerine başını çevirip ona baktı. Gözleri pişman olduğunun en büyük kanıtıydı. Lâkin pişman olması, yaşattığı onca psikolojik baskıyı değiştirmiyordu malesef... .

Bakışlarını Mert Ayaz 'dan çekip, sırtını Mert Ayaz 'a döndü.

Elif'in kırgınlığını anlıyordu. Onca şeye rağmen kollarına atılıp 'Ah sen nede güzel özür diliyorsun ' demeyeceğini de biliyordu. Yine de şansını denemekten vaz geçmedi.

"Eğer üşütüp hasta olmasaydın. Seni götüreceğim yerde bir teklifim olacaktı. "

Elif'in dikkatini yine çekti. Başını çevirip kocasını dinlediğini anlaması için gözlerini gözlerinden çekmedi.
Mert Ayaz, karısının ona dönmesi üzerine sözlerine kaldığı yerden devam etti.

" Kaderde şık bir resterondan karımın gözlerine bakıp söyleyeceğim yerde, hastane odasında söylemekte varmış."

Elif'in hafif gülümsediğini görünce sözlerine kaldığı yerden devam etti.

"Edeceğim teklif , senin seçimlerin üzerine yol alacak öncelikle bunu bil ."

Elif konuşmanın nereye varacağını merak etsede kocasının konuşmasına cevap vermedi. Mert Ayaz ise karısının ısrarla susmasına içerlese de, onu konuşturmaya çabalamadı bile, oda biliyordu karısını tavırlarında haklı olduğunu.

" Birinci teklifim hala boşanmak istiyorsan seni zorla tutmayacağım."

Bu nasıl bir teklifti öyle! Adam bizzat elleri ile yüreğini kanata kanata söküyordu !

Elif'in tepkisini merak etti. Kadın onca konuşmasına rağmen olumlu olumsuz bir cümle dahi ağzından çıkmamıştı.
Gözleri doldu Elif'in. 'Belki sevinçten. Yoksa neden gözleri dolsun? Başından beri boşanmak istemiyor muydu sanki? 'düşünceleri bir yumruk gibi boğazına oturdu. Ne sanmıştı sanki ? Boşanmak istemeyip ona kul köle olacağını mı ?

Aptalsın Mert Ayaz onun seni bırakmayacağını düşünecek kadar hem de çok aptalsın' dedi içinden. Yüreğine binbir tane cam parçası battı sanki..
Kendi elleri ile tutsak kanaryasını azat etmişti. Ne sanıyordu ki sanki ....

Onun da gözleri yavaş yavaş doldu. Kaybetmek insan için çok zor olan birşeydi. Başını Elif'ten öteye çevirip diğer teklifini de açıkladı.

" Eğer boşanmak istemezsen seninle hiç olmadığımızdan daha iyi birer eş olabiliriz. Kendi ellerimle açtığım yaraları yine kendi ellerimle sararım, Eğer istersen?"

Elif yattığı yerden doğruldu. Kolundaki serumu çekip çıkardı. Çıplak ayaklarını soğuk zemine koymasıyla
vücudu ürperdi. Yavaş adımlarla kapıya yöneldi....

Göz ucuyla karısının hareketlerini takip eden Mert Ayaz, istem dışı elleri yumruk oldu.
'Gitme dur ' demek istese de yapamadı.
' Allah benim belamı versin ! Gidiyor işte !' dedi içinden. Başı önüne düştü, gözlerinden teker teker düşen yaşların , pantolonunda büyüyüp koyu lekeler bırakmasını sessizce izledi.

Karısının çekip gitmesini izlemeye gönlü el vermedi. Kalktı pencerenin önüne gelip , ellerini cebine sokup dışarıyı izlemeye koyuldu. Sevmek değildi belki lâkin alışmıştı bu kadına. Sabah ondan önce kalkıp kahvaltısını hazırlamasına, tüm emirlerini itirazsız yerine getirmesine en önemlisi de ne derse desin ağzını açıp kendini savunmamasına...
Kadın gibi kadındı Elif. Kendi elleri ile koyduğu kafesten uçup gitmişti, tek bir söz söylemeden gitmesi bile, içini yaktı kavurdu .

Hovarda  ✔   RaflardaWhere stories live. Discover now