-7-

22.9K 1.3K 90
                                    

-kalp krizi-

İnsan ne için evlenmek ister ? İğneden ipliğe kadar hakaret işitmek için mi? Yoksa yapmadığı işlemediği günahları yüzüne vurulmak için mi?
Neydi bu zırdelinin derdi?
Ömrü hayatında bir tek kıza gözünün ucuyla dahi bakmamışken, neden di onca hakaret?

Dünyada boyun posun yakışıklılığın kariyerin işe yaramadığını bugün anladı Mert Ayaz . Hani derler ya ,  'çirkin olsan, keşke yakışıklı olsaydık bu iş olurdu.....
İşin gücün olmasa,  şansımız kaderimiz yok derdi insan. Yahu herşeyi tastamam, Yakışıklılık sa yakışıklı Sorun iş se oda en alasından..
Namazında niyazinda.....

Öyleyse neydi sorun ?Neydi  bu deli kızın derdi de Hovarda da ,Hovarda diye yaygara koparmıştı !
Evlenmek istemiyorsan ne diye millete çamur atıyorsun? Adam gibi dersin, hani televizyonda evlenmek isteyenler taliplerini beğenmeyince; "elektirik alamadım " derler.
Kibarlaşamıyorsan beğenmedim de yok oda olmadı başka mazeretler sun!
Aklından kendi kendi ile konuşup durdu Mert Ayaz.

Odasına girdiğinden beri odanın içinde volta atıp duruyordu . Doluya koydu almadı , boşa koydu dolmadı ...
Ne edepsiz bir kızdı öyle!
Kendi işittiklerinden ,uğradığı iftirada geçti de , canının içi annesinin mâruz kaldığı terbiyesiz ve edepsiz laflara yüreği yandı kavruldu.
Başındaki örtü en çok da annesinin kutsalınaydı . Tüm işitikleri hakaretler de cabası!

Mert Ayaz odasında kendi kendine konuşurken annesi çekine çekine karşısına geçti.
Kadın bir gecede çok çökmüştü. Kendini suçluyor vicdanını hafifletecek sebebler arıyordu. Kendi işittiği hakaretler hiç de oğlu gözünün nuru Mert Ayaz'ı hiç haketmediği başkasının dillendirmeye cesaret edemeyeceği hakaretler işitmişti. En çok ta bu dertlendiriyordu ya Rüveyda Hanım'ı .

"Oğlum "deyip bir anda Mert Ayaz 'ın ayaklarına kapandı. Mert Ayaz annesini kaldırmaya çalışsa da kaldıramadı. Yüreği ezim ezim ezildi. En kiymetlisi, kendini bilmez bir kız yüzünden perişan olmuştu!

Annesinin kollarını tutup son bir gayret kaldırmaya çalıştı.
"Anne kalk ne yapıyorsun Allah Aşkına! "

Rüveyda Hanım daha bir sarıldı ayaklarına. Büyük bir suç işlemiş gibi birde af diliyordu.

"Affet beni oğlum ...aslanım. ." Rüveyda Hanım'ın gözlerinden akan yaşları çoraplarında damladı. Ilık ılık ayaklarının üzerinde hissetmişti annesinin gözlerinden alan incileri .
Koskoca kadın çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu!
Bir yandan ağlıyor bir yandan af diliyordu. Reva mıydı bir anneye tüm bu yaşananlar?

"Bilemedim aslanım bilemedim evladım " keskin bir hiçkırık daha koptu dudaklarından ...

Annesinin omuzlarından tuttu, yerden kaldırdı. Az ilerideki tek kişilik yatağının üzerine oturtturdu .Yere diz çöküp, annesinin ellerini tutup , ellerinin üzerine hürmetle sayısız öpücükler bıraktı.

"Bilemezdin annem, bilemezdin..... Böyle olacağını bilemezdin canım anam . .." Annesini kendi yatağına uzandırdı. Çöktüğü yerden kalkıp yatağın kenarına oturdu.
Annesinin başını okşayarak teselli etti. Rüveyda Hanım küçücük bir çocuk gibi ağlıyordu .
İçinde hızla büyüyen bir öfkesi vardı Mert Ayaz'ın !
Bu öfke bilhassa kendisineydi. Eğer o kızın nasıl biri olduğunu bildiği halde,  annesinin isteğini kabul etmiş olmasaydı,  şimdi yüreği yangın yeri gibi cayır cayır yanmazdı !

.....

Ekrem bey misafirlerini yolcu ettikten sonra zor güç bela kendini kanepeye zor attı. Sanki birileri boğazını sıkıyormuş gibi hissetti. Nefes almakta zorluk çekiyordu . Göğsünün tam üzerinde bin tonluk bir ağırlık vardı sanki!
Önce kıravatını gevşetti. Gömleğinden birkaç düğmeyi çözdü olacak gibi değildi nefes alamıyor habire nefessiz kalıyordu.

Hovarda  ✔   RaflardaWhere stories live. Discover now