~20~

20.5K 1.3K 69
                                    

Bakışları aynada kesişti. Çökmek, hüzünlenmek yakışmıyordu, farkındaydı bunun. Bir süre boş boş baktı aynadaki görüntüsüne.

"Boşver be kızım!  Olan oldu,bak bundan sonra önüne "

Kararlı bir şekilde ayağa kalktı. Geçti aynanın  karşısına, boydan elbisesinin, başında ki yemenisinin ona ne kadar güzel yakıştığına baktı.
Aklında ki düşüncelere bir dur deyip, son bir kez kıyafetinin bir eksiği olup olmadığına baktı ve odasından çıktı.

" Yıkamayacaksın beni Mert Ayaz,  ben ilk rüzgarda köklerinden sökülen bir söğüt ağacı mıyım ki , senin iki alaylı sözlerin ile karalar bağlayayım!"
Yüzünde bir gülümseme,  sakladı tüm huzursuzluğunu.


Elif giyinmek için giyinenlerden olmuş, hiç kendini haramdan sakınmak için özen göstermemişti. Bu Mert Ayaz gerçekten tüm dengelerini bozuyordu! Eskiden olsa hayatta kimse onu tesettüre sokamazdı. Şimdi ise kendi isteği ile giyinmiş aynadan içi büyük bir huzurla kendini seyrediyordu.

Bekârlık ile evlilik arasında epey fark vardı, geç te olsa anlamıştı. Sorumluluk alması, umduğunun aksine omuzlarında yük değil kendine olan öz güvenini yerine getirmişti. Demek güvenmiyordu sevgili kocası ona, aldandığını bilakis gösterecek , nasıl bir yanılgı içinde olduğunu anlayacaktı Mert Ayaz. ...

Rüveyda Hanım'ın içten samimi hâli ve davranışları her ne kadar yaptığı çirkin tavırların utancını yaşatsada zamanla kendini affettireceğini ümit ederek kayınvalidesi Rüveyda Hanım'ın yanına mutfağa girdi.
Rüveyda Hanım demliklere su dolduruyordu başını kaldırdı Elif'e baktı. Yüzünde hayranlık uyandıran bir gülümseme ile gelinini inceledi.

"Ay Elif'im nede güzel yakışmış ,pek de güzel olmuşsun güzel kızım. "

Elif utanıp başını yere eğdi . Yeni gelinlik böyle mi oluyordu? O ki, hiç böyle bir kişiliği yoktu. Kimseden utanmaz, çekinmez ve de kimse için parmağını dahi kıpırdatmazdı.
Zavallı annesi bu yaşına kadar ne çekmişti Elif'ten. 'Keşke ' dedi. ' Biraz anneme de nasıl bir evlat olduğumu gösterseydim ' diye düşündü. İçi ezildi. Annesi onun gözünde yorgunluk nedir bilmeyen bir robottan farksızdı. Her işine anında yetişir,  Elif'in bir dediğini iki etmezdi Şermin hanım.  Yüreğinde büyük bir eziklik ile baktı karşısında hayranlık ile onu inceleyen kadına Elif.

"Teşekkür ederim Rüveyda Teyze. "

Bütün kayınvalideler mi böyle tatlıydı yoksa bu, Rüveyda Hanım'a has birşey miydi?

Rüveyda Hanım elindeki demlikleri cam set üstü ocağın üzerine yerleştirdi. Elif'e yaklaşıp eliyle çenesinden tutup başını kaldırdı.

"Ah benim güzelim nasıl da utanırmış?" deyip kızı kendine doğru bir çırpıda çekip sarıldı. Elif daha ne kadar bu kadına mahcup olabilirdi ki?
O da boşta bir süre öylece kalan kollarını kaldırıp Ruveyda Hanım'a sarıldı.

Kapının çalmasıyla ikiside birbirlerinden ayrıldılar. Rüveyda Hanım'ın  peşinden
antireye yöneldi Elif. Daha önce misafir karşılama gibi bir durumla karşılaşmadığından eli ayağına dolanıyordu. Hafif bir heyecan ve sitres sarmıştı bile vucudunu. Şimdiden avuç içleri terlemeye başlamıştı. Elinin içini elbisesinin etek kısmına sildi. Gelenler onu tanıyordu lâkin o gelen misafirleri tanımıyordu .
Kapıdan girenlerin gözleri ilk onu yoklayıp, sonra Rüveyda Hanım ile buluştu . Utançla başını yere eğdi. O gözlerde yargılama mı vardı yoksa Elif öyle mi zannediyordu bilemedi.

Hovarda  ✔   RaflardaWhere stories live. Discover now