~28~

20K 1.2K 70
                                    

                             

Arabasını evin önüne park edip , ceketi omzunda ağzında keyifli bir ıslık tutturarak bahçe kapısından içeri geçti . Annesinin bu saate kadar beklemeyeceğini düşündü . Sessizce kapıyı anahtarla açıp antireye adımını attı içeri. İçerisi zifiri karanlıktı .
Omuzunda ki ceketini eline alıp , partmantoya astı. Tek tek odalara baktı annesi yoktu.

" Ah be Mert Ayaz, kadın seni bu saate kadar bekleyebilir mi ? Ölmüştür meraktan da." diye düşünüp salona geçti. Annesi tekli koltukta oturmuş , oturduğu yerde boynu arkaya doğru kaykılmış bir şekilde uyuya kalmıştı.

"Ulan Mert Ayaz senin kimseye hayrın yok ! Bu yaşında şu kadını koyduğun hallere bak! "

Annesine yaklaştı,  kolunun birini boynundan diğerini bacaklarının altından geçirip annesini odasına taşıdı. Tam yatağa annesinin başını  koymuştu ki,  Rüveyda Hanım uyandı. Uyku mahmuru gözlerle oğluna bakıp, yatakta oturur vaziyete geldi.

"Neredeydin bütün gece , öldüm meraktan? "

" Hiç. ...dolaştım biraz."

Mert Ayaz'ın ellerini tutup öptü. Canının parçasıydı onun üzüntüsü de kederi de Rüveyda Hanım'ın  yüreğini dağlıyordu .

" Ne kendine zulüm et nede gelinime. Git getir Elif'imi bana. "

Çaresizce boynunu büktü. Oda bilirdi konuşmayı,  lâkin, ' gitme kal yanımda ' demiş olsaydı, Elif ile evlilikleri hep bir sallantıda kalacaktı. Elif'in kararlarını etkilememek için bağrına taş basmış , kendini tüketmişti de yine de ses çıkartamamıştı. En ufak bir rüzgar esse evlilik diye birşey ortada kalmayacaktı. Ona zaman tanıyarak, gitmesine ses çıkarmayarak  aslında onların ne kadar da birbirlerine ait olduklarını anlamalarını sağlamak istemişti.

" Gelmez ki " ne çaresiz çıkmıştı sesi , annesinin yüreği parçalandı.

"Elif'im anlayışlıdır. Anlar seni , konuşmadıktan sonra ne anlamı var böyle acı çekmenin. Konuş gelmezse öyle ye bitir kendini! "

Ses çıkarmadı,  ardını annesine döndü çıktı odadan. Şimdi konuşmanın zamanı değildi. Belki iki tarafta çokça ayrılığın acısını tadacaklardı lâkin sonunda kavuşacak olduktan sonra her acıya razıydı Mert Ayaz.

.....

Elif güne yüzünde aptal bir gülümseme ile uyandı. Ne güzel bir rüyayı, gerçek olamayacak kadar güzeldi. Mert Ayaz hayallerinde bile yerini alıp zihninboş bırakmıyordu.

Rüyasını düşündü,  Mert Ayaz baş ucuna gelmiş,  yere çömelip dudaklarından öpmüştü. Hiç konuşmamış lakin bakışlarıyla , affetmesi için yalvarır ve çaresiz bir şekilde gözlerine bakmış,  hemen gözlerinin üzerinden hasretle öpmüştü.

Omuz silkti " Rüya işte! Ne bekliyordun ki gelip ayaklarına kapanıp af dilemesini mi ? Adam kendinden başkasını umursamaz. Ah birde annesini düşünür!" kendince konuşup,  çıplak ayaklarını soğuk zemine koydu. Yataktan  destek alıp ayağa kalktı. Paytak adımlarla lavaboya girip,  yüzüne buz gibi soğuk suyu çarptı. Yüzünü havlu ile kurulayıp , Üzerine dolabından bekar iken giydiği kıyafetlerinden birini alıp giyindi.

Aşağı indiğinde annesi kahvaltıyı hazırlıyordu. Annesine yaklaşıp arkasından sarıldı. Şu sıralar öyle çok annesine ihtiyacı vardı ki, kendini,  şekeri elinden alınmış küçücük kız çocuğu gibi hissediyordu.
Şermin Hanım kızının sarılmasına karşılık verdi.

Hovarda  ✔   RaflardaWhere stories live. Discover now