~19~

20.3K 1.3K 39
                                    

Mert Ayaz'ın ne iş yaptığını bizzat onun ağzından o şekilde öğrenmesi canını biraz sıkmıştı.
İnsan nikahlı kocasının ne iş yaptığını bilmez miydi?

Hiç merak etmemişti ki bilsin, derdi tasası nasıl paçamı kurtarırım olmuştu!
Mert Ayaz'ın sandalyeyi çekip oturuşunu izledi. Karmakarışık bir haldeydi Elif. Kesinlikle ummamıştı Mert Ayaz'ın öyle bir pozisyonda görevi olacağını.

Daha çok kavgacı şehir zorbası gibi görünse de adam eğitimci çıkmıştı!
'Vay be! Adama bak, ne umduk ne bulduk? Çaycı değil,  güvenlik görevlisi değil,  öğretim görevlisiymiş!' düşünceli bir şekilde kocasını inceliyordu.

"Otur hadi . Belki bilmezsin , kahvaltı günün en önemli öğünüdür"

'Ukala 'dedi içinden Elif. Çekti bir sandalye kocasının karşısına oturdu.  Rüveyda hanım bardaklara çayları döküyordu. " Kaç gibi gideceksin oğlum? "

Bir yudum çay içip,  bardağı masaya bıraktı. " Bir yarım saat sonra çıkarım anne "

Rüveyda hanım ekmek sepetinden iki dilim ekmek alıp, Mert Ayaz'ın önüne koydu." Niye izin almadın oğlum,  düğün ertesi görev mi olurmuş? "

" Eğitim bu,  olur mu anne? "

"Yeni evlendin, evli çiftler ilk günden ayrı kalmaz. Keşke bir seferlik izin alsaydın "

"Olmaz ki annem, sen benim kurallarımı esnettiğimi ne zaman gördün?"

Ağzına bir peynir attı,  " Maalesef ki hiç görmedim"

Buradan anlıyordu ki, Mert Ayaz disiplinli bir yaşantısı vardı. Ve yada evliliği onun için öylesine bir durumdu! Hüzünle karşısındaki adama baktı,  acelesiz bir şekilde kahvaltısını yapıyordu Mert Ayaz.

Mert Ayaz ferkettirmeden Elif'in hareketlerini inceliyordu. Ara sıra kendisini izlediğini gördükçe için için sevindi. Bu da bir başlangıçtı sonuçta.
Ergen genç kızlar gibi utana sıkıla, ara sıra da etrafına bakınarak, kahvaltısını yapmaya çalışıyordu Elif. Kafasını kaldırıp etrafına göz gezdirince Mert Ayaz'la göz göze geldiler. Mert Ayaz kıza göz kırpınca Elif utanıp bakışlarını önündeki çay bardağına dikti.

Zaten zor zar yemeye çalışıyordu Mert Ayaz'ın onu göz hapsine almasıyla ağzındaki ufacık lokma daha da büyüdü yutamadı . Neredeyse çiğnemeyi unuttu, yutmaya çalışırken lokma boğazında kaldı. Öksürük nöbeti geçirdi resmen.
Mert Ayaz oturduğu sandalyeden nasıl kalktığını bilemedi. Büyük bir telaşla Elif'e su içirirken bir yandan da sırtına vurmayı ihmal etmedi . Kulağına eğilip, " Heyecanlanma!  sakin ol. İlk defa beni görmüyorsun sonuçta karıcım. " deyip ayaklandı. Annesine döndü yönünü.

"Ben çıkıyorum. "deyip partmontodan kaşe montunu giyip evden çıktı.

Mert Ayaz 'ın çıkmasıyla rahat bir nefes alan Elif kahvaltısına kaldığı yerden devam etti. Kafasında bir deli sorular varken hem kahvaltı yapmak hemde düşünmek aynı anda olmuyordu malesef. Bu durum Rüveyda hanımın dikkatini çekmişti.

" Kızım kahvaltını yap . Bugün gelin görmeye mahalleden eş dost gelecek. Üzerine de  usturuplu birşeyler geçir, olurmu güzel kızım?"

Rüveyda Hanım'ın tatlı dille ricası hoşuna gitmişti. Onu istemeye geldiğinde yaptığı o çirkin hareketlerden yine uyandı Elif. Bu kadın hiçbir kötü sözü hak etmiyordu. O bu eve gelin olarak gelirken zannetmişti ki evdeki günleri her biri birbirinden çekilmez okacak, lâkin Rüveyda Hanım'ın bu tatlı dilli sevecen hallerinden anladığı bunların hiçbirinin yaşanmayacağının garantisini veriyordu hareketleri ve tavırları. ....

Hovarda  ✔   RaflardaOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz