10- Sahte Aciliyet, Kocccaman El ve Muz Jeongguk ile Metro Yolculuğu.

11.8K 1.6K 745
                                    

Taehyung'un, "Bana gel." ve onun ardından "Çok acil." mesajlarıyla üstümdeki atleti umursamadan anahtarımı elime alıp cep telefonumu da arka cebime sıkıştırmıştım. Hızlı adımlarla kapısında durduğumda zile bastım ve kapı, bakın bu bir ilk, anında açıldı. Ben ne olduğunu anlayamadansa bir el, kocccaman bir el, beni içeri çekti.

Bedenini gördüğümde kafamı hafif bir açıyla yukarı kaldırmıştım. Ellerimden birisi avuç içlerimi sürttüğüm pantolondan ayrılıp da çıplak koluna tutunduğunda gördüğüm şeyle kaşlarımu çatmıştım. Tatlıca sırıtan bir Taehyung. Bu neydi şimdi? Hem... Tatlı mı?

"H-hani... Hani acil bir şey vardı?" Sorduğum zaman dudağımın içini dişlemeye başlamış ama Taehyung'un soruma cevap vermeden önce "Yapma." Diye uyarmasıyla bunu yapmayı bırakmıştım.

"Gelmen için söyledim." Deyişiyle tutunduğum kolunu hızlıca bırakmıştım. Kandırıldın Jeongguk! Dudaklarım istemsizce büzülürken kelimeler ağzımdan daha bir... Tuhaf dökülüyordu sanki, "Ne yapacaksın beni?" Avcunu avcuma yaslayıp elimi tutmasıyla gözlerim açılırken o bunu umursamadan beni odası olduğunu tahmin ettiğim yere çekiştirdi. Elimi bırakıp parmaklarımızın ısı alışverişini kestiği zaman az kalsın homurdanacaktım.

"Ne yapıyorsun?" Sorup beklemeye başladığımda dolaptan sarı bir sweat çıkarmasıyla omuzlarım düşmüştü, "Ben-Ben sıkılıyorum bak." Diye söylendim. Oysa... Oysa gerçekten sıkılmıyordum. Ne bileyim, geniş omuzlarını bile izlemek keyifliydi sanki.

Önüme geçip gülümserken kaşları üzerine düşen saç tellerini kafasını sallayarak def etmeye çalıştı. "Bunu giy-Lütfen." Tek kaşım havaya kalktığı zaman ilk olarak onu rahatsız eden sinir bozucu, özür dilerim, saçlarına uzanmış, onları geriye taramıştım. Bu yaptığımla alt dudağını ısırıp gülüşünü saklamaya çalışması yanaklarımı kızartırken ikinci yaptığım, "Neden?" diye sormak olmuştu.

"Giy işte!" Diye diretip inci dişlerini göstererek gülümsemesi-Pekâla, bu tablo karşısında kim onu redderdi? Ben etmeyecektim. Ama bu sweatshirt kocamandı!

"Bu bana yorgan giymişim gibi olur..." Diye mırıldanışımla kıkırdamasını işitmeme izin verip koca sarı şeyi kendisi kafamdan geçirmişti. Yüzümü görmediği bir anda gülümsememi serbest bıraktığımda ne diye ısınıyordum emin değildim.

İşini bitirdikten sonra geriye çekilip beni şöyle bir süzdü. Yeniden yanıma yaklaşıp birazcık, çok azıcık eğilmiş; dağılan saçlarımı düzeltmişti. Üzerimdekini giydirmesi sonrasında uzunca bir süre bana bakıp gülümsemesi hemencecik bir ayna bulup kendimi görmeme sebep oldu. Peki... Bu da ağlayacak gibi çıkan sesimle, "Muza benziyorum!" Diye bağırmama sebep olmuş olabilirdi.

Salona geri döndüğümde Taehyung üzerine kırmızı bir kazak, altına da koyu bir kot giymişti. Siyah kaba botlarını ayağına geçirdikten sonra saçlarını düzeltip burnunun üstünü kaşıdı. Kalın sesiyle mırıldanması söylediğin şeyin saçmalığına rağmen tüylerimi diken diken etmişti.

"Güzel bir muz."

**
Metroda öylece otururken Taehyung geriye yaslanıp bacaklarını rahatça açmıştı ki onu, "Utanmaz!" diye azarlamamla oturuşunu düzeltmişti. Beni çok... Gerçekten-Ah, beni çok güldürüyordu.

Halâ nereye gittiğimizden emin değildim. Öğrenmek, öğrenmek istemiyordum sanırım. Önemli olan bu iri biriyle birlikte olmamdı.

Gözlerimi Taehyung'un sessizce durmasıyla sıkılıp etraftaki yolcularda gezdirirken kırmızı rujlu kadının doğrudan bana bakmasıyla ve bunu yaklaşık onuncu kez yaşıyor olmamızdan başka yöne çevirmiştim. Utanmak değildi bu... Rahatsız olmuştum. Evet, rahatsız olmak.

all i wantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin