26- En Kötüsünden Kâbus, Siyah Oje ve Aşkım.

8K 972 317
                                    

iyi geceler diliyorum, öpücükler 🌞

Kalbim yerinden çıkacak gibi bir hararetle yattığım yatakta doğruldum. Gördüğüm kâbus çok silikti ama ben, ben hâlâ çok korkuyordum. Taehyung vardı. Her zamanki gibi görünüyordu ama bana benimle alay eder gibi bakıyordu ve ben onun bu yüzüyle hiç karşı karşıya kalmamıştım. Elimi ona uzattığımı hatırlıyordum ve onun hiç düşünmeden beni ittiğini. Sonra bir kız vardı. Daha önce hiç görmediğim bu kız hangi dizi ya da filmden bilinçaltıma girmişti bilmiyordum ama bu rüyamda ona biçtiğim rol Yuna'ydı. Taehyung beni ittikten sonra el ele tutuşup arkalarına bakmadan gidiyorlardı. Sonra Minhee'nin sesini duymuştum. Benimle dalga geçip o ikisini tebrik ediyordu. Bu şeyden nefret ettim benim en büyük kabusum elimdeki karpuzu cilalı tırnakları yardımıyla benden alıp afiyetle yiyen mavi timsahtı ve timsahlar gerçekte karpuz yiyor muydu hiçbir fikrim yoktu.

Salak bir ifadeyle boş boş yeri izlediğim 5 dakikanın sonunda bu sersemliğimi geçireyeceğimi ve bir daha aynı rahatlıkla uyuyamayacağımı biliyordum. Saate baktım telefonumdan, 3'ü biraz geçmişti. Bugün sürekli stüdyoda vakit geçirip dans pratiği yaptığım için Taehyung'u pek görememiştim, sadece bir ara beraber elma çayı içmiş ve onu birkaç kez öpmüştüm. Şimdiyse nasıl bir bahaneye sığınarak yapacağımı bilmeden sailor moon'lu yastığımı elime aldığım gibi anahtarı kapıda bırakmış ve Taehyung'un kapısına çekinerek tıklamıştım. Pek erken uyuduğu söylenemezdi ama saat de geç olmuştu. Mahremiyete, özel hayata falan saygı beni terk etmiş gibiydi ama onun eğer bir özel hayatı olacsksa zaten ben olmamalı mıydım? Biz sevgili miydik bu arada? Hem... umarım bu saatte kapısında dikildiğim ve uykusuna mani olduğum için bana kızmazdı. Taehyung bana kızmazdı ki, değil mi?

Kısa bir bekleyiş sonrası açılmayan kapı bakışlarımı oluru varmış gibi daha da kırarken geri döneceğim tam o sıra Taehyung'un sıcaklığını hissettim. Kapıyı bana açmış ve uykulu ifadesi yanında gözlerime kaygıyla bakmıştı. Gözlerim kısaca her zamanki çıplak omuzlarını turlarken-Elimde olmadan, altını çiziyorum ki elimde olmadan ağzım sulanıyor kalbim birinin avuçları arasında sarı, üzgün bir limonmuşcasına sıkılıyordu. Elbet biliyordum o ellerin kime ait olduğunu ama yapma da diyemiyordu ki insan, çok güzeldi çok. (Bazenleri kanepemde uzanmış mısır yiyip regular show izlerken bile aniden aklıma Taehyung düşüyordu ve bu düşüş benim de yere çakılmamla son buluyordu, ta ki bir dahakine kadar.)

Düşüncelerimin sessizliğinde akan saniyeler ardından ona küçük bir shiba inu gibi bakıyordum. Zaten o sersem sersem bakan gözleri içime akıp karıştıkça, daha da uzayan saçları karışık pozisyonlu uykusundan ötürü bir kuş yuvası misali dağınık ve doğalken, ellerimi uzatıp onu "Oyy oy, hanimiş hanimiş..." diye sevmek istememem saçma olurdu. Yarın sabah Soojin'i aramam gerekiyordu, ayrıca kuşlar için ekmek kırıntısı bırakmış mıydım?

Birbirimizi izleyerek geçirdiğim dışarıdan anlamsız ama benim açımdan yangınlarla, fırtınalarla dolu 8 saniye sonunda tam ağzını açmış bir şey söylüyordu ki nedense panik oldum ve burnumu hızlı hızlı çekerek şey dedim,

"Sana oje süreyim mi?" Ardından uykulu uykulu ağzımı şapırdattığım zaman Taehyung'un şişik gözleri şaşkınlıkla doldu ve şu anki mantıksızlığı açıklamam için bana beni utandıracak herhangi bir soru sormadı. Sessizce geri çekilip içeri girmeme müsaade ettiğinden poposuna poposuna vurarak sevmek istiyordum onu. Ya sahi, çok sevilesi değil miydi? Gıcık oluyordum koca kafasına.

Önümden yürüyerek odasına adımladığında gri ve bol, gereğinden fazla, tehlikeli bir bolluktu bu... neredeyse düşecek gibi duran bir bolluk... eşofmanının açıkta bıraktığı ince; yağsız, bronz beline değdi gözlerim. Elimde olmadan yutkunurken bir yandan sümüklü gibi-Yemin ederim değildim sümüklü falan ama bu bende asılı kalan bir alışkanlık gibiydi, burnumu çekiyor diğer yandan yastığımı sıkı sıkıya tutmuş Taehyung'u kesiyordum. Gözlerim beni bağımlı eden teninde dolaşmaya ısrarla devam ederken ufak ufak adımlar atıyorduk. Çıplak sırtı ve geniş omuzlarının her bir karışı öpülesi; arzulanısıydı ve ben öptükçe öpmeyi, daha ileri gidip ısırmayı arzuluyordum. Önceden olsa bunları düşündüğüm için utanıp bozarabilirdim ama bazenleri meşhur rüyalarımdan ayrı k i m t a e h y u n g içerikli garip garip rüyalar görüyordum ve alışmıştım. Adım adım playboy olacaktım.

all i wantWhere stories live. Discover now