21- İstenmeyen Veda, Öpücükler ve Yalnız Başına Jeongguk.

8.7K 1.3K 202
                                    

"Demek zaman geldi." İşte, filmlerdeki o dramatik vedalaşma sahnelerinden birindeydik. Şu an kafama taktığım kırmızı bereden bile nefret ediyordum ve tek istediğim Taehyung'un gitmekten vazgeçtiğini söylemesiydi. Yere sabitlenmiş bakışlarıyla omzunu hareket ettirdi. Sesimin normal çıkmasını sağlamaya çalışıyordum ancak üzgündüm. Nasıl yapacaktım bunu?

Dün gece dediğim gibi yatağıma gitmiş, yalnız başıma uyumaya çalışmıştım. Bu konuda başarılı olduğum söylenemezdi fakat denemiştim işte. Fazla abarttığımı bilmek beni rahatsız ediyordu. Kendimi kötü hissediyordum. Sabaha kadar sadece birazcık, çok azıcık uyuyabilmiştim ve onda da kabus görmüştüm. Ne güzel ama!

Şimdiyse karşımda o geniş, hayran bırakıcı nitelikteki omuzlarını güzelce saran siyah deri ceketiyle öylece duruyordu. Daha da uzayan kahverengi saçlarını geriye atmak için kullandığı kırmızı bandanası benim beremle uyumluydu. Resmen beni ağlatmak istiyor gibiydi ve onun da benim gibi uyuyamadığı gözlerinden belli oluyordu. Elindeki küçük valizse, gerçekten de gideceğini kanıtlıyordu.

"Vedalaşmaktan hoşlanmam edebiyatı yapamayacağım çünkü bu zamana kadar vedalaşmam gereken pek insan olmadı, bilirsin." Sokağın başında duruyorduk. Taehyung onunla havaalanına gelmeme izin vermemişti. Bunun, işleri daha fazla zorlaştıracağını düşünüyordu. Nefeslerim nedendir bilinmez hızlanmaya başlarken gözlerini sonunda yerden çekip benimkilerle buluşturdu. Ona gülümsediğimde dudakları iki yana kıvrılmak için çokça uğraşmıştı.

"Taehyung," sessiz kalmasıyla fısıldadığımda efendim, dercesine kafasını hareket ettirdi. Ona daha çok yaklaştığımda kendini arkamızdaki duvara ve beni de belime tutunup kendine yasladı. Boy farkımız yüzünden kafamı kaldırarak suratına baktığımda alt dudağını ısırıyordu. Ellerimden birisi çenesini, oradan da yanağını okşadı. Az az çıkan sakallarını yeni traş ettiğini fark ettiğimde derin bir nefes aldım. Ne söylenirdi ki?

"H-hiç sakal bırakmayı düşündün mü?" Nedensizce sorduğum soruyla parmakları belimle omzum arasına dokunup orayı okşamaya başladı.
"Bir ara denemek istemiştim ama düşüncelerim çok sık değişiyor. Sıkıldım o fikirden." Kafamı yavaşça aşağı yukarı salladığımda iki büyük eliyle belimi kolayca sardı. Başı aşağı doğruydu. Alnını alnıma yaslayıp burunlarımızı birbirine sürttüğünde baş parmağımla şakaklarına uzandım. Parmaklarımı orada gezdirirken onun düzensizleşmeye başlayan ılık, naneli nefesleri yüzümü yalayıp geçiyordu. Bu şeyi özleyecektim.

"Zorlanacağımı biliyorsun Jeongguk, değil mi?" Fısıltı gibi çıktı sesi tüylerimi diken diken etmişti. Neden bana öyle gelmiyordu? Sessiz kaldığımda dudaklarını yanağıma bastırdı ve olduğum yerde titredim. Biz hangi ara böyle olmuştuk? Az sonra dudaklarını bastırdığı yere burnunu sürttü.

"Mesajlaşırız, belki- hm, skype yaparız. Olur mu?" Mırıldandığımda kafasını hızlı hızlı salladı, "Olur tabii. Yaparız." Dudağımın içini dişlemeye başladığımda saçlarıma birkaç öpücük bıraktı. Tanrım! Kim bilebilirdi ki bu kadar kısa bir sürede yeni dev komşuma aşık olacağımı, onun adımı söylemesiyle dahi mayışacağımı?

"Jeongguk," birkaç dakika öylece kaldıktan sonra adımı söyledi ve ona baktım. Benden yavaşça ayrılmış, burnunun üstünü kaşırken gözlerini etrafta gezdiriyordu. "Artık gitmeliyim. Çünkü sana biraz daha sarılırsam seni bırakamam ve uçağımı kaçırabilirim. Tamam mı?" Bir bebekmişim gibi her cümlesinin sonuna "tamam mı?" ya da "olur mu? anlıyor musun, hm?" gibi şeyler getiriyordu. Taehyung çok sevimliydi.

"Pekala," işaret parmaklarımı yanağına bastırıp gülümsemesini sağladım. "O- o zaman, hoşça kal? Yine de biliyorsun, hala seninle havaalanına kadar gelebilirim." Beni reddetti ve sonra beremin üzerinden alnıma dudaklarını bastırdı. İçimi hoş ediyordu ancak bir şey vardı... Bir sorun. Beni, öpmeden mi gidecekti yani? Dudaklarımı.

"Kendine dikkat et, tamam mı? Jisoo'ya çok iyi bakıcılık ediyorsun, bunu unutma ve bunun için kendini üzme sakın. Soojin senin gibi bir kuzene sahip olduğu için çok şanslı. Ayrıca bir daha lazanya yapmaya kalkışma çünkü Jeongguk- Tanrım, üzülme ama pek iyi değilsin bu konuda. Üzüldün mü?" Cümleleri her zamanki yavaş konuşmasıyla sıraladığında burnumun ucu sızlıyordu.

Sanırım, sanırım gerçekten de özleyecekti beni. Bu düşünce midemi talan eden yılanların ortaya çıkmasına sebep oldu. Ben de bu yüzdendir ki parmak uçlarımda hafifçe yükselip kafamı sağa sola salladım ve dudaklarımı onunkilere yasladım. Başta afalladığını duraksamasından hissetsem de elleri bugün bilmem kaçıncı kez belimi sardı ve dudakları benim dudaklarım üstünde hareket etmeye başladı. Dolgun kırmızılıkları keyifle öpüyorken düşündüm. Öpücükleri, Kim Taehyung Hakkında En Çok Özleyeceğim Şeyler Top 10'de baş maddelerden biriydi. Ve evet, aynen bu isimde bir liste yapmıştım. Bunu bir gün sizinle paylaşacağım.

Kısa süre sonra ayrıldığımızda küçük dudaklarımı tekrar tekrar öptü. Bu ufak öpücükler kalbimi hızlandırıyordu. Artık sahiden gitmeliydi. Onunla biraz daha sarıldım ve yanaklarını öptüm.

"Gerçekten özleyeceğim seni koca adam."

Eve gidene kadar her şey daha iyiydi. Eve döndüğümde kendimi yatağa attım ve birsürü kez ağladım hem de Sailor Moon'lu yorganıma sıkıca sarılarak. Ne de olsa beni kolları arasına alıp güçlüce saracak, eridiğini sandığı kasları için dudak büzecek, Minhee'nin hazırladığı kedi maması karışımı için dakikarlaca homurdanacak ve kalp şeklindeki kurabiyelerimin tatlı olduğunu söyleyecek birisi gitmişti. Daegu'ya. Belki, belki aylar sonra dönerdi. Olmaz mıydı? Kim Taehyung döner miydi ki?

//

yazıyorum bir şeyler ama neler...
tuhaf bir fic
hoşça kalın

all i wantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin