16- Lanet Olasıca Kayısı, Naneli Nefes ve Beklenmedik Ziyaret.

11.1K 1.4K 798
                                    

Yorum yapmaktan çekinmeyin lütfen, okurken çok keyifleniyorum çünkü. Hem hiççç yorum gelmeyince kendim çalıp kendim oynuyor gibi oluyorum, değil mi? 😡

Üzerimdeki hırka yardımıyla kollarımı daha çok sararken kafamı camdan dışarıya uzattım. Yüzüme vuran hafifçe soğuk; tatlı esinti minik bir ürpertiyle tenimi okşarken, sokağın başında gördüğüm Minhee'ye gülümseyerek el salladım. Beni fark edip o da gülümsediğinde öpücük atmış ve içeri girmiştim.

Son günlerde mutlu hissediyordum çünkü bunun için birkaç sebep vardı. Birincisi, havalar yavaşça ısınmaya başlamıştı ve bu demek oluyordu ki enerjim tam anlamıyla yerine gelecekti. İkincisi, dün annemle konuşmuştum ve ondan aldığım habere göre Nyu artık ishal değildi. Ayrıca annem, düşündüğümün aksine neredeyse ağlayarak beni çok özlediğini ve çocuklarımın da aynı şekilde benim için delirdiğini söylemişti. Üçüncüsü, Taehyung'la her gün güzelce vakit geçiriyorduk. Birbirimize karşı daha yakın olmuştuk. Renjun'a olduğu gibi bana da eski anılarını anlatıyor, onu küçük bir çocuk gibi usluca dinlememden çokça mutluluk duyuyordu. Hem o gıcık arkadaşına da bir daha gitmemişti ve gidişi de Minhee sayesinde biraz olsun ertelenmişti. Minhee ondan çilek marmelatı yapmasında yardım etmesini istemişti ve Taehyung da kabul etme durumunda kalmıştı.

Eh, acelesi yoktu ve ne yalan söyleyeyim... Mutluluğumun büyük bir kısmı bu etken dolayısıylaydı.

Mutfağa ilerleyip kapıdan içeri girdikten sonra masanın üzerinde gördüğüm kuru kayısılardan birisini ağzıma attım. Yavaşça çiğnemeye başlamam ve ağzımdaki şeyi büyük bir panikle poşete çıkarmam bir olmuştu. Sabah sabah güne harika başlıyordum, baksanıza, ne mutluyum ama! Acı kayısılardan nefret ediyorum, kesinlikle evet.

Kapının çaldığını duymamla yüzüme benden habersiz bir tebessüm yayıldı. Taehyung'un geldiğini umuyor, heyecanlanmama engel olamıyordum. Bu defa gerçekten de flört ediyor gibiydik ve ondan çok ama çok hoşlanıyordum, ne yapabilirdim ki?

Ağzımda hafifçe kalmış, lanet olsun, acı tadı geçirmesini umarak çekmecelerden birinden vişneli bir lolipop çıkarıverdim. Onu dudaklarım arasına alıp altımdaki ördekli şortu umursamadım ve koşar adımlarla kapıya vardım. Kulpu yavaşça indirdiğim gibi gördüğüm suratla gülümsemem büyüyerek dişlerim öne serildiğinde Taehyung'un da benden farksız olduğunu fark ettim. Daha da uzamış kahverengi saçlarının arkası çok hoşuma gidiyordu. Bazenleri onları parmaklarıma sarıp sarıp bırakıyordum ve yumuşacık teller anında şekil alarak dalgalanıyordu. Hiçbir şekilde bana kızmıyordu hatta bir kedi gibi onu okşamam için uğraştığı bile oluyordu.

Üzerindeki bordo, "97" yazılı tişört geniş omuzlarını sıkıca sarıyorken kolları beni beklemekten sıkılmış gibi önünde birleşmiş, güçlü kaslarını utanmadan ortaya çıkarıyordu. Altındaki siyah eşofmanı nedensizce hoşuma giderken, bir keresinde denk gelmiştim ve dolabında bunlardan neredeyse on yedi tane kadar var, çıplak ayaklarına neden çorap giymedin, diye kızmak istiyordum. Sulu gözleri boncuk boncuk bana odaklıyken kollarını dayanamaz gibi çözdü ve kocccaman açtı benim için.

Ben de arasına girdim.

Ağzımdaki şekeri heyecanla dişlerim arasında oynatırken göğsüne falan geliyor olmam eskisi gibi sinirimi bozuyor sayılmazdı. Aksine, bu benim favorim olan detaylarımızdan biri gibiydi sanki.

O da kollarını bana doladı ve sert gövdesinde kayboluverdim. Hafif ama güçlü kokusu aynı anda başımı döndürüp uykumu getirirken alnımı göğsüne sürtmem isteğim dışında gerçekleşiyordu. Emindim, buna emindim ki dışarıdan gören herhangi biri için saçma veya oldukça gereksiz bir komşu ilişkimiz vardı.

all i wantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin