37- Diskoteklerin Kralı, Kıskanç Biri ve İki Kez Gönül Almak.

6.7K 726 314
                                    

Bölüm atmamaya en fazla 6 gün dayanabildim, yorumlarınızı bekliyorum tamam mı? 😠

"Mama I'm in love with a criminal..."

Karşımda tüm görkemiyle dikilen adama kalpler fışkıran gözümle bakıyordum. Ama ateşli kalpler. O dibim düşmüş bakışlarım hoşuna gider gibi güldüğünde kendime bu kez son, diyerek bir kere daha incelemeye başladım baştan aşağı. Siyah, koyu rengine rağmen inceliği yüzünden göğüs uçlarını belli eden bir gömlek vardı üzerinde. Birkaç düğmesini açık bıraktığı için çıplak göğsünü görebiliyordum. Esmer; pürüzsüz teninde gümüş, her zamanki zincirlerine nazaran zarif bir kolye vardı. İncecikti. Bugün çok... farklı bir güzeldi. Her hâliyle düşüyordum ancak genel, salaş tarzı dışında giysiler giymesi farklı olduğu için çok hoşuma gitmişti. Bol eşofmanları ya da basketçi şortları yoktu mesela. Dapdar, siyan bir kotu vardı. Beline kolyesine uyumlu olan gümüş tokalı bir kemer yerleştirmeyi ihmal etmemişti. Mevsimlik botları ve işaret parmağıyla tutarak omzuna attığı deri ceketiyle gerçek bir şok sebebiydi.

"Niye güzel oldun bu kadar?" Dalmış dalmış söylemiştim. Az önce Britney atıfımdan sonra bir şeyler mırıldanmıştı ama odağım söyledikleri değil, bu görüntüsüydü. Saçlarına ne sürmüştü emin değildim ancak ferah kokusu aramızdaki mesafeye rağmen burnuma doluyor, bana resmen cenneti yaşatıyordu. Saçları sürdüğü şeyden olsa gerek ıslak görünüyordu ve her zamankinden daha kıvır kıvırlardı. Bir an için yanına gidip güzel kokusunu duymaya cesaret edememiştim.

"Bana diyene bak," diye mırıldandı. Onu beğenmemden deli gibi hoşlansa da dikkatimi kendi üzerinden çekmeye çalışmasını anlamıştım. Bir de utangaçtı beyefendi.

"Hm?" diyeceği şeyleri duymak istiyordum elbette, utangaçlık edecek değilim. İltifat bu, hem de Taehyung'tan. Hayatta kaçırmazdım.

Yanına adımlamaktan korktuğumu anlar gibi birkaç adımla o dibime girdiğinde kafamı hafifçe kaldırıp yüzüne baktım. Çene hattı boyunca parmaklarımı gezdirmek, göz kapaklarına kadar öpmek istiyordum. Çünkü, bok gibi yakışıklıydı.

"Çok yakışıklı olmuşsun," Yakışıklıydım tabi ama böyle söylemesi içimi kıpır kıpır ederken yerimde sallandım. Biraz da gülesim gelmiyor değildi. "Ee?" diye mırıldandığımda güler gibi bir ses çıkarmıştı. Sıcak nefesleri yukarıdan tüm yüzüme vuruyordu, ah o naneli koku.

"Gördüğüm en güzel şeysin, renklerini sevsem de siyah sana çok yakışıyor." İkimiz de siyahtık bugün ve bu çok hoşuma gitmişti işte. Parmakları ince boğazlıma ulaştı, giysi üzerinden göğsümü turladığı zaman titrek bir nefes almıştım.

"Oynaşmanın sırası değil, Kim Taehyung," diye mırıldandım dudağının altındaki beni öperken. Benzer yerlerde benlerimiz vardı, hem birleştirince file benziyorlardı. Ruh eşi olduğumuz uydurmam değildi. "Madem arkadaşlarımla baş başa olmama razı gelmedin, elini çabuk tut." Arkadaşlarım dediğim Yugyeom'un arkadaşlarıydı. Canım kankam benimle vakit geçirmek istemişti ancak koca popolu Taehyung, özenlice hazırlandığımı gördüğü an bana sevimli sevimli bakıp, "Ben de geleyim mi sizinle?" diye sormuştu. Doğrusu hayır diyebilmek pek mümkün değildi. Zaten gerek de yoktu buna, Taehyung'la her daim beraber olmak benim işime gelirdi.

Eğilip yanağıma koca bir öpücük bıraktı. Öptüğü yerdeki nemlilikle kaşlarımı çattım, "Bir de yeseydin." Dudaklarından oy gibi bir ses çıktığında hayretler içinde ona baktım. Koskoca adamı bebeğe çevirmekte üstüme yoktu gerçekten.

"Benim değil mi," diye sordu. "Yerim." İçten içe gülmek istesem de gözlerimi devirip koluna girdim. "Sen iyice cheesy'leşmeden bu evi terk edelim."

all i wantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin