Bölüm 6

150K 5.1K 375
                                    

Arabaya bindiğimizde klimayı çalıştırdı hemen . Isınmak iyi geldi. Nereye gittiğimizi yine bilmiyordum ama bu sefer öncekine göre daha yavaştık. Hatta daha daha yavaş .Kafasını bana çevirdi bir şey söyleyecekti sonra tekrar önüne döndü. Bir şey söyleyecekti ama nasıl söyleyeceğine karar veremiyordu. Beni kızdırmak istemediği belliydi hala vazgeçebilirdim nasıl olsa. Geçmeyecektim ama onun bunu şimdilik bilmesine gerek yoktu. Böyle temkinli olması iyiydi. Bana bakıp yada bir şeyler söylemekten sürekli vazgeçmesi sinirlerimi bozmuştu. Aramızda da saçma bir sessizlik vardı yine. Daha fazla aramızdaki sessizliğe dayanamayarak.

Kafamı ona çevirdim '' düşünme. Direk söyle gitsin '' dedim . Yavuzu biraz cesaretlendirmek ister gibi. Dağ gibi adamın neden benim cesaretime ihtiyacı vardı orası da tartışılır ya. Kulaklarıma ulaşan sesi tedirgindi. '' seni hikmetin konağına mı bırakayım. '' Hikmetin ismini duymamla aniden elektrik çarpmış gibi olduğum yerde sıçradım.

'' Hayır '' diye atıldım öyle olmasını planlamasam da sesim yüksek çıkmıştı. '' onlar beni bir arabaya tıkarak buraya getirdiler. Onlara asla gitmek istemiyorum hatta mümkünse yüzlerini asla görmek istemiyorum.'' Dedim bir çırpıda. Bütün bu olanlardan sonra bu teklifi nasıl yapabiliyordu bana?

Başını aşağı yukarı salladı bana hak vermişti '' otele bırakmamı ister misin '' dedi. Bu sefer kafa sallama sırası bendeydi '' hem yemek yer hem de avukatımı çağırırım ayrıntıları konuşur şu sözleşme işini de hallederiz '' diye devam etti. Bu en iyisiydi. Hem mine ablamı aramam gerekiyordu. Çıldırmış olmalıydı. Bir anda aklıma gelenlerle. '' şeyy.. '' dedim kekelemiş tim. '' Çantam nerede bilmiyorum kaçırıldığımda aldılar sanırım bulabilme imkanın var mı.? Aramam gereken kişiler var merak etmişlerdir.'' dedim. Bir an bana bakıp kafasını geri yola çevirdi. '' tabi. halledilir '' dedi yalnızca. Gözlerini tekrar yola çevirdi.

Bu saatten sonra sessizce yolda ilerledik. Bir işe girişmiştim bu işte dümende iki kişi vardı hatta buraları düşünürsek dümende sadece onun istediği kadar olacaktım. Bir an dediği aklıma düştü gerçekten dediği olanakları bana sağlar mıydı. Sözüm senettir demişti ama yine de ona güvenebileceğimden emin değildim. İstemsiz kafamı ona çevirdim oda bana cevirdi göz göze geldik. Hiç huyum olmasa da gözlerini çeken ilk ben olmuştum. Üstü başı kaliteli gözüküyordu. Üzerinde bir takım elbise vardı tam üzerine göre dikildiği belliydi. Bileğindeki saatse ben zenginim diye bağırıyordu adeta. Ondan gözlerimi kendime çevirdiğimde kendimden utanmıştım. Yüzümü temizlemiştim ama saçlarım berbattı. Ayaklarımda açık ayakkabılar vardı ve ayaklarım toz içindeydi. Yavuz ne kadar kaliteli duruyorsa ben o kadar paspal duruyordum. Çirkin sayılmazdım ama onun kadar ben buradayım diye bağırmıyordum. Eminim o tepeden tırnağa çamura bulansa da ben buradayım derdi. Bunları düşünmek fenalık geçirmeme sebep oluyordu o yüzden kafamı salladım ve düşüncelerimin dağılmasını sağladım.

Yol biraz vaktimizi almıştı. Sonunda bir otelin önünde durduğumuz da şaşırmamıştım. Şaşırmıştım aslında ama şaşırdığım otel olması değil otelin büyüklüğüydü kocamandı resmen ve ben pahalıyım ben pahalıyım diye bağırıyordu. Beni beklemeden arabadan indi. Benimde neredeyse aynı anda kapım açıldı. Korkarak olmasa da çekinerek indim arabadan. Yavuz otelin kapısında beni bekliyordu. Ona yaklaşıp '' buraya neden geldik'' diye sordum. Kısık bir sesle '' çantamda yok ben burayı karşılayamam '' dedim . Gerçi çantam olsa da karşılayamazdım. Çünkü çok pahalı olduğu belliydi

Yavuz ise bana bakıp gözlerini devirdi. Sonra elini sırtıma koyup aslında belli belirsiz koyup beni otelin içine yöneltti. Kulağıma yaklaşıp '' Artık karım sayılırsın hiç bir şeyi senin karşılaman gerekmiyor. '' dedi. Durdum. Bu neydi şimdiden bana patronluk mu taslıyordu? Pardon da bu öz güven nereden geliyordu buna.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Where stories live. Discover now