bölüm 39

112K 5K 619
                                    

Akşama doğru kalabalık dağılmıştı, biz bize kalmıştık. Yemekler yenmiş veranda da oturuyorduk şimdi. Aramızda ilk gün ki gibi olmasa da hala derin bir sessizlik vardı. Bir kaç konu açılıyor allanıp budaklanmadan kapanıyordu hemen. Hiç kimsenin konuşmaya mecali yoktu.

Yavuz yine elini arkama atmış saçımla oynuyordu huy edinmişti ya neyse. Açılan az sayıdaki konularda, geçen kişileri de tanımadığımdan çok fazla lafa karışmıyor sadece dinliyordum, arada yavuzda kulağıma kimin kim olduğunu söylüyordu gerçekten büyük bir aileydiler. Herkesin neredeyse 5 veya 6 tane çocuğu, onlarında bir o kadar çocuğu vardı. Kimin kim olduğunu akılda tutmak iyi bir hafıza istiyordu.

Büyük hala boğazını temizleyip yavuza döndü " yavuz oğlum sen karını, eş dostla tanıştırmadın mı sabahtan beri fısır fısır soy ağacımızı saydın orada " dedi. Kaşları çatık sesi sertti azarlıyordu galiba. Yavuzun tepkisini merak edip ona döndüm bende.

Yavuz ona söylenen lafla saçımı bırakıp oturuşunu düzeltti, hafifçe halasına dönmüştü. Yavuzun kendini düzeltmesiyle bende düzelttim. Yavuz " zamanla öğrenir büyük hala " dedi. Sesi sakin, makuldü cevabıyla halasını geçiştirmeye çalıştığını biliyordum. Asla kendimi çok tanıtmayacak ve insan içine çıkmayacaktım.

Yavuz sakindi, en sevdiğim özelliklerinden biriside kendinden yaşça büyük olan kişilere saygısıydı. Gerçi bu toprakların kendine has özelliğiydi ama yavuzda daha şık duruyordu.

Kimse inkar edemez ki o buraların en güçlü, sözü emir olan kişisiydi ama bu kadar güce sahipken bile kendinden büyük söz konusu olunca başını eğiyordu. Bu özelliği paha biçilmezdi doğrusu.

Büyük hala yavuzun bu lafıyla daha da çattı kaşlarını ortam kızışacak gibiydi ben hafifçe yavuza yaklaştım." oğul gelin tanımasın konu o değil, evet o zamanla tanır ama gelini tanımıyorlar insanlar gelin ağalarının kim olduğunu bilmiyor. Sen buraları bilmez misin? " dedi kafasını sallayarak. Aklındaki şeylerin hepsini diline dökmediği, kelimelerini seçtiği belliydi.

Sesimi çıkarmıyordum yavuzun beni insan içine neden sokmadığını biliyordum ama işte bunu büyük halaya asla anlatamazdık. O yüzden böyle sıkışıyorduk.

Yavuz nefesini dışarı verirken yavaş yavaş sinirleniyor gibiydi " gerekenler tanıyor hala " dedi. Sesi tavırları netti sanki konu bitti der gibi.

Bu aileyi tanıdığım kadarıyla konu bitip kapanmamıştı tabi ki, büyük hala tamamen yavuza dönerek " oğul herkes gelin ağasını bilecek tanıyacak. Yarısı erse yarısı karı bu memleketin. Sen erler arasındaysan o da karılar arasında. Herkes tanıyacak ki hürmet edecek " dedi. Sonra yüzünü dicle hanıma dönerek yavuzla konuştuğundan daha sert bir tonda " hiç mi gelin gezmesine çıkarmadın hanım ağanı Dicle kadın, bu nasıl gelenek görenek " diye sesini yükseltti.

Dicle hanım, lafın kendisine çarpmasıyla şaşkına uğramıştı ama ondan beklenmeyecek şekilde kısık sesle " düşünemedim abla birde yavuz bir şey demeyince " dedi ama halayı bu lafıyla daha çok kızdırmış oldu, hala elini kolunu sallayarak " ne demek yavuz bir şey demedi, ne zamandır kadın kısmının işine erler karışır oldu. Kaç ay oldu ağan evleneli " diye sordu.

Resmen büyük hala Dicle hanımı gözlerimizin önünde azarlayıp eziyordu. Yavuz oğlu sayılmasına rağmen ağan bendende gelin ağan diye bahsediyordu. Aralarının soğuk olduğunu hissetmiştim ama bu kadar açık beklemiyordum.

İşin tuhaf tarafı baba' da ablasına sesini çıkarmıyordu. Normalde kimse Dicle hanımla böyle konuşamazdı konakta ya da başka yerde.

Önümde yaşanan olayların hangisine şaşırsam bilememiştim. Büyük halanın ilk yavuzu sonra Dicle hanımı azarlamasına mı, yoksa o konakta bize hanımcılık, buraların hanımı benim diyen Dicle hanımın sessiz kalmasına mı? Gözlerim onların arasında gidip geliyordu.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Donde viven las historias. Descúbrelo ahora