Bölüm 58

106K 4.7K 891
                                    

Arabadan inenlerden birinin Merve olduğunu anladığım da. Olduğum yerde donup kaldım. Nefesim kesilmişti. Yüzündeki yalan gülümsemeyle bize doğru gelirken benim sırtımdan soğuk terler akıyordu. Yavuz elimi bıraktı.

O an başımdan aşağıya sular döküldü. Ama hemen ardından omuzlarını dikleştirip kolunu belime sardı. Şu an ne düşünmem gerektiğini bilemiyordum. Buna sevinmeli miydim.

Beni kendine çekip bize yaklaşmakta olanlara bakıp '' sakin ol biraz '' diye fısıldadı kulağıma. Kulağıma gelen sesiyle başımdan aşağıya inen sulardan eser kalmamıştı.

Hala tam anlamıyla ona güvenmesem de belime sarılı kolu bir nebze olsa içimi ferahlatıyordu. Rahatlayamadığım için eliyle belimi sıktı.

Merve bize gelmesine birkaç adım kala kollarını açarak ( düşünmek istemiyordum ama o akşam ki gibi ) '' tatlım '' diyerek yaklaşıyordu. O gün ki gibi ağızını yayarak konuşuyordu.

Sesimi çıkaramıyordum sanki bu sahneden bağımsız olanları izliyor gibiydim. Yavuz yüzüne her zaman ki politik gülümsemesini takındı. Merve'nin bu abartılı gösterisi karşısında bir şey yapmamıştı ama bakışlarını ondan alıp gelen Mustafa beye çevirdi.

Merve yanımıza yaklaşıp yavuzu öpecekken yavuz beni bırakmadığı için sadece abartılı selamıyla sol yanağını öpebilmişti. Yavuz çok fazla yaklaşmayıp arasına mesafe koyduğunda içime serin sular serpildi. Bir nebzede olsa rahatladım.

Merve bakışlarını ısrarla yavuzdan çekmezken yavuz onu görmezden geliyordu.

Bana sarılmayı bırakıp kolunu çekti belimden, bunun yerine elimi tuttu. Mustafa beye Merve'den daha samimi bir şekilde '' hayırdır hangi rüzgâr attı seni buraya '' dedi.

Normalde sinirli değil miydi bu adama. Mustafa Bey yavuzu kucaklayıp bakışlarını bana çevirdi '' gelinimiz mi '' deyip elini kaldırdı öpmem için.

Geniş bir gülümsemeyle bir adım atıp elini öptüm. Normalde belki bu kadar samimi davranmazdım ama şu an Merve'yi resmen görmezden geliyorduk ve yanı başımda o buna sinir oluyordu. '' merhaba efendim '' dedim.

Yavuz yeniden yanıma gelip elini sırtıma koydu '' evet gelininiz Mustafa amca. Müstakbel gelininiz ve hanım ağanız '' diyerek bitirdi lafı.

Omuzlarımı dikleştirip deminki gülümsememi ona yapıyordum şimdi. Mustafa Bey '' güzel güzel '' diyerek kafasını sallıyordu. Beni şöyle bir süzmüş gördüğünü beğenmişti sanırım.

Yavuz Merve'ye sonrada Mustafa beye bakıp '' gelin içeri geçelim '' dedi.

Mustafa amca yavuzun sırtına elini koyup '' geçelim oğlum '' dedi. Onu şirkete yönlendirmişti.

Merve ile ben arkalarından onları takip ediyorduk. Merve biraz yürüyüp önümüzden giden adamlarla aramızı açmaya başladığında bende ona ayak uydurdum.

Bir karın ağrısı olduğu belliydi.

Merve adımlarını yavaşlatırken beni bir panik dalgası sarıyordu. O günün izleri aklımda yaraları hala kalbimdeyken onunla yalnız kalmak istemiyordum.

Derin bir nefes alıp yüzüme içimdeki tedirginliğin yansımamasını sağladım. Deminde görmüştüm yavuz benden yanaydı. Geçen gece ki gibi beni hiçe saymamış amcasına bile beni hem gelin hemde hanım ağa olarak tanıtmıştı.

Anlık bir farkındalık yaşarken kendi halime gülmek istedim ne yapıyordum ben ya.

El alemin kızı için mi bu kadar tedirgin oluyordum. Merve gibileriyle hatta daha beterleriyle ömrümce karşılaşmıştım. Hiç birine ezilip büzülmemiştim bile. Şimdi niyeydi bu tedirginlik. Hem de ben onun istese de istemese de hanım ağası yavuzun eşiydim.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Where stories live. Discover now