bölüm 38

115K 5.2K 341
                                    

Odaya girdiğimizde hala şaşkın ve tedirgindim yavuz sanki hiç bir şey olmamış gibi abisiyle konuşuyordu. Cenaze evinde olmasak tepeleyecektim ama neyse. Adem abiler odayı ayıran siyah perdeyi çekip kendi taraflarına geçtiler. Şimdi yavuz, ben ve bir adet ufak yatakla kalmıştık. Kafamı kaldırıp yavuza baktım bu duruma bir açıklık getirmesini bekliyordum. Birlikte burada dip dibe yatmayacaktık herhalde.

Yavuz ellerini ne var der gibi açınca içimde karıncalanan siniri hissedebiliyordum. Yüklenmek istemiyordum ama bu durumda pek normal değildi doğrusu. Yüzü bir tuhaftı zaten biraz önce oturma odasında üzgün, yılgın oturuyordu bir dakika sonra da abisiyle şakalaşıyordu. Ne hissettiğini kendisinin de anlamadığına emindim.

Cebimden telefonumu çıkararak yavuza ** burada birlikte yatamayız ** diye mesaj attım. Onlar yan tarafta yatarken car car konuşamazdım sonuçta. Yavuz bakışlarını ekrana çevirip hemen sonrasında bana baktı ardından gözlerini devirerek yanımdan geçip bavula doğru yürüdü. Beni takmıyordu bile.

Tekrar ** sana diyorum. Ciddiyim! ** diye mesaj yolladım. Gözlerimi üzerinde sabitlemiştim. Yatağın üzerine çıkardığı bavulla uğraşıyordu. Telefona bakıp bana kaşlarını çattı. Seri hareketlerle ** başka çare mi var ne yapmamı istiyorsun ** diye sordu.

Evet, yapacak bir şey yoktu ev küçüktü ve hınca hınç doluydu resmen. Sinirle telefonu cebime koyup çektim bavulu kendime doğru ona bir tişört birde eşofman bulup fırlattım resmen. Bana sinirle bakıp eşyalarını alıp lavaboya gitti bende o gelmeden hemen üzerimi değiştirmeye koyuldum. Tamam, cenaze evindeyiz biliyorum veya acısı var onu da anlıyorum ama insan biraz burnunu eğer be kardeşim der ki kusura bakma idare et. Ama yok bizimki hep haklı hep haklı.

Yorganı kaldırıp içine girdim. Sinirden heyecan falan kalmamıştı. Hem niye heyecan yapıyorsam ha odun ha yavuz. Yorganı hiç huyum olmasa da boğazıma kadar çekmiştim sinirden, yüzüm duvara dönüktü. Yatağın diğer tarafına ağırlık gelmesiyle onunda geldiğini anladım.

Yerimden kıpırdamadım bile hareketlerinden anladığım kadarıyla tek kolunu başının arkasına attı, omzu sırtıma değiyordu zorda olsa sığıyorduk. Yarım saat ya geçti ya geçmedi yavuz hala uyuyamamıştı. Deminki sinirin yerini üzüntüye bırakmıştı bende çünkü arada bir derin nefesler alıyordu acılı acılı.

En sonunda daralıp daha fazla dayanamadı ve odadan dışarı çıktı. Nereye gittiğini bilmiyordum. Arkasından Adem abide hareketlenince perdeden o tarafa sessizce " abi bu sefer bana bırak " dedim. Ses gelmiyordu durmuştu. Bende sabahlığımı alarak yavuzun peşine doğru çıktım.

Kapıdan çıktığım da evin kapısından sesler geliyordu galiba uyumayan yalnız biz değildik. Kapıya doğru yaklaştığım da yavuz başını yere eğmiş otururken yanında bir adet geveze burcu vardı.

Verandanın girişinde ki merdivenlerde oturuyorlardı.

Aslında şu an kızmam gerekirken bunu bir kenara bıraktım. Aklımın bir ucunda yavuzun bu kızı hala niye kovmadığı dolanıyordu ama bunun için ne yeri ne zamanıydı. Burcu ne olduğunu anlamadığım bir şeyleri yavuza ilgi ve heyecanla anlatırken yavuz hiç oralı değil gibiydi. Ne yapıyordu bu kadın.

Kapının yanında duran büyük şallardan birini alıp üzerime geçirdim diğerini de elime alıp verandaya adımladım. Yavuz geldiğimin farkına varmadı buda burcuyu dinlemediği fikrimi onaylıyordu. Burcu bana bakıp burnunu büktü ilk etapta. Direk onun başına yürüdüm.

Gözlerimi ona dikip " bize biraz izin verir misin? " dedim. Sesimi duymasıyla yavuz bir burcuya baktı sonrada bana çevirdi bakışlarını. Geldiğimi daha yeni fark etmişti.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang