Bölüm 57

106K 4.4K 412
                                    

Birkaç bir şey daha baktığımızda hepimiz yorulmuştuk. Bir çarşının içinde çay ocağı gibi bir yere oturduğumuzda gelen garsona her zaman ki gibi Türk kahvesi söyledik. Değişik duygular yaşıyordum. Sanki bir tarih dizisinde gibiydim. Her gittiğimiz yerde, benden büyükler olmasına rağmen ilk beni selamlıyorlar kararları bana verdiriyorlardı.

Yavuzu şimdi daha iyi anlıyordum. Kimileri saf saygıyla bakarken kiminin saygı perdesinin arkasında ki haset görülüyordu. Bu durum ister istemez insanın omuzlarına büyük bir yük bırakıyordu.

Kahvelerimizi yorgunluktan sessizce içerken etrafıma bakınıyordum. İlk geldiğim çarşı gibi burasıda eski otantik bir yerdi. O gün olanlar aklıma geldiğinde tepeden tırnağa titrediğimi hissettim. Zaman geçmiş adamlar yakalanmıştı ama o gün ki olanlar hala içimi korkuyla titretmeye yetiyordu. Etrafımda birçok insan olmasına rağmen içimdeki korku kendini belli ediyordu.

Biraz zaman sonra giyinişi şık ve kıyafetlerine bakılırsa durumu baya iyi olan bir kız yanımıza yaklaştı. Kim olduğunu bilmiyordum ama muhtemelen tek tanımayan bendim. Yanımıza yaklaşıp '' iyi günler hanım ağam '' dedi. Bakışları çekingen ya da kararsızdı sonra halalara dönerek '' iyi günler efendim '' dedi.

Hepimizin gözü kızdaydı anlaşılan Dicle hanımlar da kızı tanıyamamışlardı. Omzumu dikleştirip hafif gülümseyerek '' merhaba '' dedim.

Kız bakışları yerle benim aramda gidip gelirken '' hanım ağam '' dedi. Sonra lafına devam etmemişti çekiniyordu benden. Gülümsedim onu cesaretlendirmek için '' evet '' dedim.

Kız hala çekiniyordu sonra sessizce '' eğer vaktiniz varsa sizinle bir şey konuşmak istiyordum hanım ağam '' dedi. Şaşırmıştım benimle hiç tanımadığım bir insan ne konuşabilirdi ki. Gözlerim kardelene gittiğinde o da şaşırmış bana bakıyordu ilgiyle. Kıza dönüp '' tabi konuşalım '' dedim.

Fatma hala boğazını temizleyip '' kızım sen kimlerdensin '' diye sordu. Kız yüzü beyazlamış bir şekilde bakışlarını büyük halaya çevirdiğinde sessizce biraz da istemeyerek '' ben Davut ağanın küçük kızıyım efendim. Davut sürgün oğlunun '' dedi.

Bir an zihnimi sorguladım böyle bir ismi daha önce duymuş muydum acaba, gözlerim saniyesinde kardelene kaydığında o beni anlamıştı. Kızı tanımıyordum ve bu ismi duyduğumdan emin değildim. Kız kardelenle benim aramda durduğu için kardelen kızın arkasında kalmıştı ağızıyla '' kavga eden kardeşler '' dedi.

Aklımda ampuller yandığında hatırladım ama halaların bu kızı tanımaması tuhafıma gitmişti ki fidan hala '' seni daha önce görmedik kızım ne kadar da güzelsin '' dedi onu korkutmamaya çabalayarak.

Kız fidan halaya gülümseyerek '' doğrudur efendim okuldayım, yatılı okuyordum '' dedi. Bu onun tanınmaması için bir sebepti elbette. Merakla kıza dönüp '' evet ne konuşmak istiyordun şey '' diye devam ettim lafımın sonunu getiremeyerek. İsmini söylemediği için nasıl hitap edeceğimi bilememiştim kızda anlamış '' gül hanım ağam ismim gül '' dedi.

Güzel bir ismi vardı gülümsedim. Kız tedirgince bana bakıp '' eğer ayıp olmazda yalnız konuşabilir miyiz '' diye sordu. Bizimkiler de gözlerimi gezdirip ne yapacağımı düşündüm birkaç saniye. Ne konuşacağını bilmiyordum ben bu işleri anlamazdım ki kardelene baktım.

Bana kafasını hafif salladığında gülümseyerek ayağa kalktım. '' tabi geçelim şöyle '' dedim biraz uzakta ki masaları göstererek. Gül gülümseyerek yan tarafa geçerken. Bende kardelene baktım, kardelen hala oturuyordu. '' hadisene kardelen '' dedim. Kardelen lafıma şaşırmış '' yalnız konuşalım dedi. '' diye söyledi.

Gözlerimi devirip '' hadi kardelen hadi '' dedi. Elimle göstererek.

Büyük hala lafa girip '' hanım ağa sensin Zeynep '' diye beni uyardı. Bakışlarımı sabit tutarak '' oda öyle büyük hala '' dedim. Kardelene bakış attım ona bakmamla kardelen de yüzünde ki gülümsemeyi engellemeye çalışarak kalktı ayağa.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Where stories live. Discover now